Sana uğradığımda kalbim kıştı
Gövdem beni terk edip
Lacivert mevsimlerden sıyırıp geçerken
İki elim arsında sıkışıp kalan kahve rengi bilyelerden ibarettim
Ölmeyi erkene alan zaman
Ve o zamandan ayağını kaldıran aykırı insanların
işlek caddelerde
ıssızlığını gördüm
Leğene harç koyup karıştırken körpe kadınlar
Yüzümdeki ıslak terin avuçlarından
yayıp götürüyordu
O derin öyküyü hayat
Şimdi, bu turkuaz gökkubbenin altında çürürken yağmurlar
Otlara üfleyerek
Koşmak istiyorum ama
Ayaklarımdan aşağıya doğru boşalan korkudan kimseye bahsetmiyorum
Bunca zaman
Sevgiden
Sevgisizliği çıkardım
Hissisleşen sözcüklerin
lanetli ifadelerini boyadım duvarlara
Paslı kavonozlar
katmerli ellerin altında
bir deri, bir kemik kalmış çağdan yukarıya doğru ufaldılar
Üstelik çıplak kaldığım her an
Göğsümdeki kuşlara zürafaları anlatmak istedim
Solum hangi taraftan inceldi
Kalbimi hangi ipin ucundan alıp götürdü dünya bilemedim
Kim olduğumu
Kimsesizliğimden edindim
Bir kavşakta yön değiştirip uyutmuşum içindekileri bunca zaman
Bunca zaman
Yarım bir hurç giydirmişim damarlarıma
Kirpiklerimde bir serçe kadar ağıran, yaramdan alıp götürmüşler
orda kalanı
Gerisini hatırlamıyorum...
Özge Özgen
Kayıt Tarihi : 30.1.2022 23:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!