Hayat, bazen planladığımız gibi gitmez. İnsan psikolojisi de çoğu zaman bu belirsizliklere uyum sağlamaya çalışırken zorlanır. İçimizdeki düzen, dışarıdaki kaosla çarpışır. Kimimiz bu çarpışmada güçlenir, kimimiz ise yıpranır. Ama aslında her ikisi de aynı gerçeği fısıldar: insan, kırıldıkça yeniden şekillenir.
Her duygu bir mesaj taşır. Kırgınlık, bize nerede sınır koymamız gerektiğini öğretir. Öfke, değerlerimizin çiğnendiğini hatırlatır. Hüzün, içimizde hâlâ sevgiye dair büyük bir kapasitenin var olduğunu gösterir. Ve sevinç… o da hayatın, bütün bu fırtınalara rağmen hâlâ yaşanmaya değer olduğunu kanıtlar.
Hayatın düzeni, göründüğünden çok daha derindir. Bazen karşımıza çıkan insanlar, en büyük sınavımız olur. Bazen de en umutsuz anlarımız, en güçlü yanlarımızı ortaya çıkarır. Psikoloji bize der ki: “İnsan, yaşadıklarının toplamı değildir. Onlara verdiği anlamın toplamıdır.” İşte tam da bu yüzden, yaşanan her şeyin içinde gizli bir dönüşüm fırsatı vardır.
Belki de düzen, her şeyin yolunda gitmesi değil; her şey yolunda gitmediğinde de yolumuza devam edebilmektir. İçimizdeki dağınıklığı toparlamak, başkalarının kaosuna rağmen kendi iç huzurumuzu inşa etmek… İşte gerçek denge budur.
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta