otel odasında sesiniz
çoktan silinmiş izlerinize ağlar
merdivenlerde ayak iziniz
sanki bir şeyleri arar
camlarda buğunuz
buna yaşamak diyorlar
ellerindeki çizgilerin
kesiştiği yere
kaldırıp burunlarını
küçük tepelere
gelseydi gelirdi.düş gibi bir şey boylu boyunca uzanmış gölgesiyle.sus.nereden bilebilirdi denizi görmeyen yosun kousunu.alt tarafı terkedilmiş bir yürek işte çarpıp duran gözkoyan varsa dalgınlığındandır.unut. sanada düşen bir şeyler vardı paylaşım lacivertlerinde. elleri ki sabun tozu kokardı biraz buluttu. dünyalığını acılarına yüklemiş ahiret sualleri dindiğinde nerede o güzellik.suçladığın kaçıncı cümle düşüklüğü bu, elleri havada. ya kazayla doğsaydı öpmediğin dudaklar kanar gibi.sonrası korkuların en işlek caddesi.söz hapsi. bana da yer açın denmez ayıptır.gülme.yırt şimdi tırnaklarınla beyazlığını yüzünün. tükür durduğu yeter dudaklarında o cenabet isim değişikliğinin.aldırmazlığın çocukluğunu oyna.dur biraz. saatleri ayarlama atelyesinden de kovuldun.gül hadi.belki de sana öyle geliyordu güzel değildi martılar.hem adını bile unuttuğun kız da güzel değildi.saçları sefalar getirdiniz boş duvarlarına beynimin.gölgeler siz kendiniz kendinizi istediniz.içmeye devam.bu dolmuş yanlış yere götürüyor seni.boşver.neresinden bakarsan bak tutarsız bir bulut çarpışması.gökyüzünde tıs yok.vardiya usülü ölüyor ya insanlar. biri dese onlara.ah bu şarkılar detone olmuş ağızlardan mı çıkmalıydı? şimdi sırası mı telefonun çalmasının.uykum nerede.düşler yanlış bir gözlük numarası.aşk.hadi canım iç.benden geriye ne kalırki; hüzün yıllanmış şarabı ruhumun. o zaman siz vapur sirenlerini bir de martıları paket yapın dönüşte alırım.bırakın dağınık kalsın acılarınız böyle de güzelsiniz.sinirli bir el değmiş gibi kıpkırmızı gökyüzü.bu günü defter arasında kurutmalı.hem ne diyorum size deminden beri, niye dinlemiyorsunuz; gelseydi gelirdi...
Sen biten bir güzden düştün
Kurutulmuş güllerin ağlamasından
Kan kırmızı esen rüzgarların altındaydın
Sen biten bir güzden düştün
Sen ağlayan çocukların ellerinde büyüdün
damarlarında ağrıtan bir geçmiş
kanama günlerinden gelmiş gibisin
içinde yankılanır yalnışlığın
gözün bir yerlerden ısırdıkça
avuçlarının acısını
ezgisindeki acı siner yüzünde bir yerlere
aklında diyemediği kelimelerle kanatırken sesini
fırtınaya tutulmuş elleriyle öğrenir geçmişini
çivileri sökülmüş bir duvarı sıvazlarken
ağlamak ister parmaklarının ucuyla
duvarda sallanıyor gökyüzü
kızıl bir soluklanış olduğunda yüzün
gemilerim bir öpüş pupa yelken
yüzüyor üstünde
az önce bıraktığın kızlığın
demiyorlar mı daha güzeli yok diye
adında kan tadı
ellerinde kabul edilmemiş dualar
avlusunda bir karanlığın
kendi ayaklarına basar
sanıyorum
böyle bir maviydi yüzün,
keşke unutmasaydın
sesimin
rengini...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!