ben gidiyorum diyor çocuk
bulutlara bakarken
sesinde rüzgarların gelişi
yüzünde bir hayatın bitişi
gidiyorum ben diyor çocuk
elleri ellerime değiyor
kimseler öper mi gecelerimi
hiçbir nedeni yokken gülüversem
yine böyle feryat figan uçarmı martılar
gözlerinde bir yerde üşüsem
gece açarmı koynunu yıldızlara bilemem
olmalı bir yerlerde senden iz
karşıdan karşıya geçerken iki kelime
değmişti bir akşamüstü
yüzünden düşenlere...
ordaydın
ellerimin az ötesinde
bir denizi ikiye böler gibi uzanırken yüzüne
ordaydın
çocukların gülüşlerinde
ve ben bulutunu arayan yağmur muydum
bir feryat buluğunda terkettim avuçlarını
yangınına aşık şehirlerde köhnerken ağır aksak
duyubiliyordum küllerimden doğacak griliğimi
bir feryat buluğunda çıktı kılıcım kınından
kanayan yağmurlarıyla bir göktü içtiğim
denizdi gözleri ben
köpüren dalgaları sıvazlıyorken gördüm
cebinde değerli bir hatıra gibi
taşıdığı yüzümü
o iz toplayan martıların
bozuk bağların asmalımescitlerinde ben
o yitik ülkünün buğusunu sindirirken
kanayan imgeleri topladığımı hatırlıyorum
insanların evlerine dönme saatlerinde
çabucak tüten ocaklar acıtırken bedenimi
lekeli günlerdeydik, kırmızıydık
paldır küldür ağustosundaydık herhangi bir ömrün
tenhalarda seyyar satıcı sesleri
az önce susuşmuştuk...
bir geriye sarma öncesi, bir çığlık beklentisi
ellerimde silik çizgileri ömrümün
sesini arayan bulutlar kadar karanlığım
sırtımda yükü onca yaşanmamışlığın
anladım ki durarak da yorulurmuş insan
ellerimde bildik çizgileri ömrümün
anladım durarak da savrulurmuş insan...
bulutların geçmesi erken
yağmurun yüzümden düşenlere karışması da
erken, çocukların bağıra çağıra sokaklara doluşması
gözlerimden silinmesi yüzünün erken çok erken
susacaklarımla başlarken güne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!