Binlerce zelzelenin enkazı yığılmış ruhumuza
Dişlerimizde çürümüş sesimiz konuşamamışız. Sonra birileri gelip ufak bir sevinç tedarik etsin diye göbek kordonlarımızı bağlayıp safları sıkıştırmışız 7 kıtada
Kim miyiz?
Bozuk düzende durmuş donmuş minnacık bir çarkız. Sistemi değiştirmeye yeltenmiş ama ters tepmiş içine sıçmışlarız. Güzel bir sevgiliden edilgen kopmuşuz sürekli, karaborsaya düşüp kendimizi defalarca satın almak istemişiz sonra ne olmuşsa artık kendimizi yine kaybetmişiz. İnanmak istemişiz, sevmek istemişiz, tapmak istemişiz ama korkmak istememişiz. Bir yol kenarı dikeni olup yolcunun gözüne batıp durmuşuz, şarampole kırılmış bir direksiyonuz, sürekli kayan o ayak var ya işte biz hep oyuz. Geçtiğimiz her sokakta bütün sevaplarımızı kendini doğuran bir fahişeye hibe edip eldesiz yaşamışız. Bizler ki hiç tapılmamış bir tanrıçanın en takvalı kullarıyız.
Kıpırdatsa kendini dünya ve demir balyozunu vursa bütün uzaklıklara yine de kırılmaz bu mesafe
Söyle durma koş
Yalın ayak küller üstünde
Su yataklarının kenarında
Rampaların üstünde
Dağ geçitleri arasında...
Ciğerleri kararıncaya dek özlüyordu kadın
Susuyordu kadın
Ayak izinde kan,
Sürülmemiş yüzünün toprağında kıtlık,
Elleri talan
Gözleri viran.
İyi tanırım kirli bir yalnızlığı
Ve geviş getiren bir akrep yelkovanı
Sensiz çoğalan bir zamanı da iyi tanırım
Ama bu kulak kanatan yastığım başka
Yetişemiyorum ben sana
Güneşin eteğinden tutamadığımdan
Bütün avlularım nuh nebiden kalma
Önce iğneyi kaybettim sonra samanlığı yaktım ben.
Bir çocuk beni arıyor
İçimde mi
Dışımda mı
Önümde mi
Yüreğimdeki göçebelere yol gösteren sen misin?
Kınından çekilmiş gümüş bir hançer ışıltısı,
Boyle kaybolan tarafıma aniden dönüp bakan gözlerin,
Böyle uykusunda bir yanardağı korkunç uyandırabilecek güzelliğin,
Bir facianın eşiği misin yoksa?
Bir ağacın yanındaydım hep
Görmedin
İhtiyaçlıydım
Kendi ellerimi öptüm soğukta, ayazda
Karanlıkta ha! Yalnızdım...
Gözbebeklerine tutunmuş kelebekler
İrisini çalmış kanatlarına
Kızmıyorum ama bu kadar kahverengi neyine birkaç güvenin
Sensiz dururken uzakta
Rengi gitmiş düşlerin
Benzi solmuş sahibinin
Ava sor çı zu derbaz bu ber van çava
Sal neçun
Zilan perıti lı ser lêva
Sal nebun
Ew brinê germ xwe davêjın van çêma
Bınêre bâ tê
Günün en üşüyen vaktinde güneşi çağırmak aynı yerde
Aynı basamakta susmak defalarca
Seni seni seni seni seni binlerce seni düşünmek
Kelebekler yok oluyor
Sesler unuttuğum yerde kalmış
Özlemedim mi sanıyorsun?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!