Aşk, bir 'Türlü yemek'
Bu 'İçinde her şey var' demek
Bulandırsa da mideyi
Amaç her koşulda sevmek
Tatlısı zevke astırır
Bir meczup gelir, sonra gider
Hesaplanmaz nefes çapı
Var mısın, yok musun hayatta
Ve birden kapanır kapı
Kim demiş ki; Osmanlı'nın sanat ruhu yok diye
Savaş sanatı bir güzel, müzik sanatı bir
Edilince seferberlik, iki sanat gelir dile
' Astur'un melodileri vurur, kurşun yerine
Ve düşman, Mehteranın dokusundan ürker
Dantel misali işlenir beyinlere
Yeryüzüne indi, ilk önce melekler
Kabe'ye dikildi, manevi direkler
Dualarla yayıldı, her yana dilekler
İbrahim'in çağırdığı yerdir, Mekke
Mekke'ye gitmenin yoktur, yaşı
Bir melek indi; bu gece semadan
Avuçlarından rahmet savurdu
Şehirlerin üstüne, imandan
Ey insan, ey imanı olan
Evlerinize girmeyin, bu gece
Nasiplerinizi almadan
Başımı, yastığa koyduğum an da başlar
Hasret gecelerinin, hoş sedası
Ve burnumda tüter, gizlice
Gurbette ki memleket sevdası
Geceler kırmızıya boyanır
Ağlarken doğan her bebeğe
Hayatın eli, şefkatli eldiven
Kulvarında koşan her bedene
Hayatın ayağı, yükselen merdiven
Kutsal ruhundan üfürdü Rab
Karnına yüklensin diye Meryem
Ve Yusuf çoban oldu
Bakire Meryem’e
Her şeyi anlatı ona rüyasında
Rab
Öpmek ister dudak, dil çeker kendini geri
Korkar gözlerden, söyleyemez o kelimeleri
Dudak yakın, dil uzak durur, zamansızdır yeri
İyiden de korkar, kötüden de dil mesafesi
Dilin söylediğini inkâr eder, gördüğünde göz
Mesafe koyalım, yürek dürtüsüne
Aşk yükselirken, sevda kürsüsüne
Bitirmeden bizi, duygu örtüsüne
Geri çekil bir adım, mesafe koyalım
Bakışlar gel deyip, ayaklar giderse




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!