Evden, aceleyle çıktım.
Bardağım, masada yarımca kaldı,
Hava soğuk nerdeyse buz gibi,
Kar serpiştiriyor ara sıra,
Üşüyorum farkında değilim.
Caddelerde, benim gibi,
.
Bebenin ağzına değdiğinde meme,
Emmeden bir damlasını,
Ayak sesleri duyuldu kapılarda,
Sabaha dönen gün karartıldı ansızın.
Saçlarımı rüzgâr yalıyor,
Yıllar borcuna gelmiş,
Kirli dudaklarda öpücükler,
Geçtiğimiz senelerden hatıra kalmış.
Güneş giydim çıplaklığıma,
Bu şehirde.
Soluk soluğa bitirdiğim,
Bir kitabın kapanan sayfaları gibi,
Ne varsa bitmekte elimde,
Bu şehirde.
Düşlerim kısırlaşmış,
Yüreğimde ezdim ne varsa, sana ait,
Gidişlerinde bıraktım gözyaşlarımı,
Ellerim değdi toprağa üşüyor,
Kalemim soğukluğuna bulandı titriyor,
Ben sana uzak adresler biriktiriyorum,
Her an bulabileceğim şekilde.
Saçlarımı ellerimle kazıdım,
Yabana attım gülücüklerimi,
Tutam tutam oldu çığlıklarım,
Tükenmişliğimdi yolumun sonu.
Karanlığı göremeyecek kadar kör,
Yıldızları yalıyor ayaz geceler,
Ayak seslerini duyurmadan geçiyor
Yaşandığı sanılan zaman.
Kovalıyor bu gün yarını,
Dönülmezler yığılıyor üst üste,
Sessiz hayatlar ertelenince,
Uçup gittin gözyaşımın arkasından,
Sana biriktirdiğim yarınları yakarak.
Rüzgârında savruldum içimdeki fırtınanın,
Ümitlerim dondu, yokluğun buzlarında.
Bende kalan anılara tutundum,
Kurtulmak için bana esen rüzgârdan,
Hiç yarınım kalmadı.
Sence de öyle değil mi?
Etrafına bir bak göreceksin, yüzlerce
Yarınsızlar.
Ne üzerinde durulacak bir bakış, Ne benden bir anı,
Her şey darmadağınık,
Hep çocukluğum koşar yanımda,
İçimde büyür büyüdükçe küçülür,
Ben her sabah yılar öncesiyle uyanır,
İçimin dışındakileri seyrederim.
Kabuğuna sığmayan çekirdeğe benzer,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!