gözlerin gitmeseydi gözlerimden
sensiz uyanmasaydı yüreğim
geceler boyu düşler görseydim
her düşte bin kez ölseydim
gözlerin gitmeseydi gözlerimden
hayal edebiliyordum
uzaklaştıkça kaybolan gözlerindeki kan rengini
o da merak ediyordu
acaba onca uzaktan geriye dönebilir miydi gözleri
geçmiş, ölümden sonra bile terk etmiyorsa insanı
kör olmak bile yetmeyecekmiş ki
kafiyesi olmazmış hayatın
bir kelime ile başlar
bir biri ardına dizilir
ölçüsüz bir şiir gibi büyür
ve hiç tükenemeyecekmiş gibi söylenirken
hani gökteki bulutlar gibi elden ele
üç dakika erken gelmeliydin
son bakışımda sonsuzca kalabilmek için
kalbimin cennetine girebilmek için
kapılar kapanmadan önce
üç dakika erken gelmeliydin
yüreklerde sessizce büyüyen acılar gibi
zamana kök salıyor ölüm çiçeği
bilmez miyim çokça dövecek yüreğimi
bin yıl sürecek bu ölüm merasimi
unutmak en büyük armağanken insana
ben unutmamaya yeminli
o geldi
güneş yalnızlığın ufkunda battı bu sabah
İstanbul bir başka güneşe merhaba dedi
ruhumun karanlıkta kalan buzları eridi
ikinci bahar gibi son deminde ömrün
o geldi yağmurları sürükleyerek ardından
hangi zarı atsam kalbimin üstüne
yoksun
benim için sen
her şeysin
demeyi çok istediğimsin
kelimeleri beklemek
büyü bozuluncaya dek sürecek
sanırım gözlerim hayalinin gözlerinde
ve yüreğim kalbinin ta içinde
kanayacak ellerim yokluğunun
o ölümcül dik kayalığında
sessizliğin içinde çığlık olurum
çığlığın içinde sensiz kalırım
geri dön, geri dön meleğim
sen karanlığın tükendiği yerdesin
ben güneşin ortasında karanlıktayım
acı gün be gün borcu katlanan
bir tefeci gibi düşmüştü peşine
ne yapacağını bilemedi adam
korku duvarları daralırken
yüreği avuçta bir güvercin gibi
nefessizce çırpınırken



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!