Anadolu'dan geldim, Rumeli kızı,
Günübirlik sevdalar bende ne gezer.
Birlikte tuttuğumuz dilek yıldızı,
Kirpiğin ucundaki damlaya benzer!
Aşkın rengi pembeyse, bende kırmızı...
Anadolu'dan geldim, Rumeli kızı.
Şahmeran... Bütün yılanların şahı... Belden aşağısı yılan, yukarısı insan olan bir kadın. Adaletiyle yılanlara hükmederken, güzelliğiyle insaları büyüleyen bir hilkat garibesi düşünün. Şahmeran, Hitit efsanelerinde İlliyanka, Grek mitolojisinde Medusa olarak farklı bir biçimde anlatılır. Biz, Anadolu’da Şahmeran Hikayesi olarak dilden dile, gönülden gönüle dolaşıp günümüze kadar ulaşan efsaneye değineceğiz. Şahmeran efsanesi, insanoğlunun bencilliğiyle başlayan; sevgi, tutku ve ayrılıkla devam eden, vicdan azabıyla mühürlenen olağan üstü bir efsanedir. Şahmeran, o kadar beğenilen bir efsane olmuş ki; her anlatan dilinden bir damla bal, her dinleyen hayalinden bir çiçek katmıştır efsaneye. Mardin, Gaziantep ve Mersin yörelerinde biraz farklı anlatılıyor olmakla birlikte; efsaneye duyulan saygı gereği özüne pek dokunulmamış ve günümüze kadar gelmiştir. Şahmeran Efsanesi’nin bitimin aynı zamanda Lokman Hekim Efsanesi’nin de başlangıcını teşkil etmesi dolayısıyla apayrı bir öneme sahiptir. Şimdi efsanemize geçelim.
Rivayet edilir ki; kendisi fakir olsa da gönlü zengin olan, odunculuk yaparak geçimini sağlayamaya çalışan ve annesiyle birlikte yaşamakta olan Cemşad adında, yakışıklı ve yiğit bir delikanlı vardır. Günün birinde, iki arkadaşıyla birlikte kırlarda dolaşırken, tesadüfen ballı bir kuyuya denk gelirler. Bal o dönemin en kıymetli besinlerinden birisidir ve kısmet ayaklarına kadar gelmiştir. Gençler kuyudan balı çıkarmak isterler; ancak, kuyunun derinliği karşısında balı çıkarmayı göze alamazlar derken, arkadaşlarına dönen Cemşad: ’’Ben inerim.’’ der ve böylece efsane başlamış olur.
Kuyuya sarkıttıkları halata tutunarak aşağı inen Cemşad kovaları doldurdukça, arkadaşları balı yukarı çekerler. Kuyudan, düşündüklerinden de daha fazla bal çeken iki kafadar, hisselerine daha fazla bal düşmesi için Cemşad’ı kuyuda bırakarak, kovalar dolusu balla köylerine dönerler.
Ömrümün akşamüstü... Alnımda ecel teri...
Sen insafa gelmedin, kapattım o defteri.
Hatırlar mısın gülüm, uçup giden sözüme
''Aşk ve savaş içinde her oyun mübah'' dedin.
Kasım bulutlarını kümeledin gözüme;
Kıpkızıl bir akşamın ufkundasın sevgili
Son umut bildim seni, batıp da gidiyorsun
Kankızıl güneş demek ayrılıkla ilgili
Geceye sessiz çığlık katıp da gidiyorsun
Güz yaprağı tutuldu rüzgârın talazına
Sen tabipsin sevgili, ben medet uman hasta
Ay sahile düşünce kutlu haber sal da gel
Bilmez misin yıllardır gönlüm sınırsız yasta
Şifalı ellerine dermanımı al da gel
Beni candan bezdiren dert seninle ilgili
Ben medet uman hasta, sen tabipsin sevgili
Takvime düşen yaprak, gülüm on dört şubattı
Seni ilk gördüğüm gün, aşkın beni kuşattı
İpek kanatlı kuşlar göğe yüceltti beni
Şafak rengi boyandı ufkumun sisli hattı
Akla ziyan düşlerin semavi ülkesinde
Aşk denilen iksiri, gönlüm seninle tattı
Şubatın on dördü tüter takvimde,
Sevgililer günü cevrini sorsun.
Yetmiş iki pare beşer kavminde,
Uykusuz düşümü kim hayra yorsun?
Sırra kadem bastın sen gelmiyorsun.
Takvim yaprağına bir ahenk düştü
Şubatın on dördü, ayın yarısı
Seni ilk gördüğüm güne denk düştü
Ey sevgili sana olsun darısı
Karamsar dünyama nice renk düştü
Gizli aşkı simgeler boynu bükük kardelen,
Kışı var da yazı yok, sanki sevdama benzer.
Gözlerim yolda kaldı, ne giden var ne gelen.
Şubatın ara yeri aynı sahneyi sezer
Sevgililer Günü'nde, beklenen gül ne gezer!
Kıvılcım, yangın ve kül, aşkın kendi kaderi
''Yazı, alın yazısı... Yazan kalem Ezel'den
Görünmez ve silinmez! '' dediğin günden beri
Sözlerin aklımdadır; ey sevgili, tez elden
Güz bitmeden, kapıma dayanmadan zemheri
Mektubu alır almaz, dön sevgili, dön geri
Nerdesiniz,Eski kadim.dostum.nerede..Edebiyat defterindeki yorumlarını gördüm yazima yaptığın oraya pek girmiyorum ama duygulandım.. Bayramin mübarek olsun çok bayramlar görelim.değerli kadim.dostum değerli abim...Saygılar hürmetler..
İKİ ŞAİR/ŞİİR VE ANTOLOJİ.
Şiir Örnekleri 3 - Şarkı
Sükûtu altın saydım, söz dilimde gümüştü;
Beni dilsiz bırakan bakışını hatırla.
Gönlüm aşka düşmedi, aşkın gönlüme düştü
Sineme şimşek gibi çakışını hatırla!
Elinden yudumlarken sevdanın iksirini,
Sandım k ...
hocam harika bir şiir olmuş ben bu şiire şapka çıkartırım tam puan +ANT