Eskici,dur da sana vereceklerim var.Ynıma gel taşıyacaklarımız biraz ağır.Bak,bunlar ayakkabılarım,onlarla git onlarla gel,heryerde dolaş,yalnız, birtek şu begonyalı sokağa girme.Neyse,al bak bu da çok güzel bir mont,
giç üşütmez,yağmur falanda geçirmez,ne kışlar atlattı bu mont,bir tek ayrılıktan koruyamadı.Neyse,şimdi sana hiç kaybetmemen gereken bir şey vereceğim eskici,al; bu benim neşem,işte bunu hiç kaybetme eskici,bir de o sokağa girme,orası üzer bu neşeyi.
Bekle eskici gitme,daha sana gözlerimi vereceğim,al onlarıda güzel olan herşeye heryere bak,ama o sokağa bakma,kör oldu bu gözler o sokakta.Ha birde üzülme ve ağlama,lâkin gözyaşı yoktur,kendime ayırdım onlarıda,Kulaklarım,kulaklarım var birde,onlarıda al,ama sakın herşeyi duyma
ve her duyduğuna inanma,yalan konuşulan o sokaklarda dolaşma.
Eskici,al işte bu son,biraz eski,biraz yanık,ben birleştirmeye çalıştım ama,bu kadar oldu,bundan fazlasına dayanamadık.Belki bu yanıklarda geçer eskici,belki yeniden güler.Ama sen sakın bununla geçme o sokaktan o sokak bundan da beter,geçme sen eskici,öldü geçenler.Al,işte bu benim yüreğim,belki sadece sen seversin.Sakın şaşırma eskici,böyle parça parça olmayı,bende istememiştim.
Mevsimleri bıraktım artık,iklim seçiyorum dudaklarından,
Dudaklarım donuyor...
Bır dunya gorduk kı;
Huzurda eren,sukuta eren.
Bir adım attık kı;
Ozde ruh,onde gelen.
Musluman olalı,ask dogalı,
Ellerim,avuçlarım arasında hüzün denen şey,
Olmayışına bağlanan titrek ellerim.
Her teline,yorgunluk düşen saçlarımın sıklığı,
Gitme diyemeyen suskunluğum.
Acının aşka sıradışı misafirliğini,yinede perver karşılayan,
Aşırı dozda mürekkep yutkunluğum.
Neyimiz varsa helalimizdir.
Gelecek geçmişimizle bir,
Omuzlarımız yüklü suratımız güleç,
Garip,yoksul ve her memlekete,
Bahtı kara,anlı ak işçiyiz biz.
Daha tanımadan seni,kendim gibi unutmaya yüz tutuyorum.
Dilim tutuluyor,ne söylesem adını bulamıyor kelimeler.
Her sabah,çalan bir geçmişe uyanıyorum,
Hiç uyumadan uyanmak ne garip.
Dokuna bilsen yüreğin,duya bilsen sesin olurum,
Biz,yerle gök arasında bizi ortada tutan,
O aşka meydan okuyan değil,
O aşktan doğanlarız.
Toprak ve gök,aynı anda gördüğümüz,
Aynı anda alır bizi,
Cilveli elleriyle tutmuştu yanağımı,
Gözlerim onunkilere yetişemiyordu,başıyla kapattı gözlerini.
Zamanın az olduğunu anlatan,dudakları değildi sanki,
Bağdaşıma sığınan ayaklarım,korkuyordu besbelli,
Ellerini yavaşça indirirken duygularımdan.
Adam,zamanın gerisinde kalmayı biliyordu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!