Yalnızlığın ortasında,
Seninle dolu bir aklım var.
Seninle dolu bir kalbim,
Ama hayallerim sensiz.
Ne yana baksam bir yokluk,
Ne yana baksam bir hüzün.
Bir anlam aradım,
suyun içindeki suyu sormak gibi,
dokunduğum her şey
biraz daha dağıldı ellerimde.
Adını fısıldasam, kainat durur Annem,
Dilim bağlanır, başka sözler susar.
Sen varsın diye nefes alır bu dünya, bilirim,
Gözümün aydınlığı, ruhumun limanı sensin.
İlk dokunuştu gönlümde sevginin filizi,
Asi bir rüzgar eser saçlarında,
Gözlerinde bir şimşek parlar bazen.
Güzel kadınlar derler, hani o cesur,
Öfkesi dağları deviren, bilenler bilmez.
Bir ateş yanar içlerinde, hür ve başıboş,
Gözlerin değince gözlerime,
Gözlerimden bir ceylan sıçradı.
Yeşil dağlara, uzak ovalara,
Kalbimden bir nehir çağladı.
Coşkun sularla denizlere.
Kalbim bir mabed, mihrabında sen.
Ruhum, kanat çırpan bir kelebek,
Resulün bahçesinde konaklayan.
Aşk bu değilse,
Gözlerim neden senin yolunda,
İnsan, bir mum alevi, titrek,
Bir rüzgarla sönecek, bir gölgeye mahkûm.
Sen, güneşi yaratan, nurunla her şeyi var eden,
Mutlak ve ebedi aydınlık, Allah'ım.
O, o nurdan bir fener,
Babam, bir şehrin kenar mahallesinde unuttuğu bir anı gibiydi.
Bir kaldırım taşıydı, her adım attığımda
varlığını hissettiğim ama dokunamadığım.
Bir tren düdüğüydü, gecenin bir yarısı duyduğum,
uzaklardan gelen, içime işleyen.
Bir otobüs durağıydı, beklediğim ama gelmeyen...
Benim de annem yaşıyordu bir zamanlar, sahi miydi bu?
Bir nefesten daha yakın, bir kalpten atıştı o.
Elleri saçlarımı okşar, sesiyle dindirirdi acımı,
Şimdi yokluğu bir uçurum, düştüğüm dipsiz kuyu.
Hala duyarım sesini, bir rüzgar fısıltısında,
Bahçelerin en nadidesi, yüzünde açar her bir renk,
Gül mü desem, papatya mı, sen hepsinden de öte bir ahenk.
Ne bahar mevsimi, ne de yazın en güzel anı,
Yüzündeki aydınlık, tüm mevsimleri geride bıraktı.
Bir çiçeğin narinliği, bir kelebeğin kanadı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!