Güllerini
Damarımdan kan vererek suladığım
Hasretiyle kavrulup
Ateşiyle yandığım
Yokluğumu kuşatansın
Varlığımın gayesi
Bu yağmuru biliyorum bir yerden
Bir yerden aşina geliyor bana
Ilık ılık esen bu bahar yeli
Çağırıyor beni ta ötelerden
Okşuyor ruhumu şifa elleri
Bu yağmuru biliyorum bir yerden
Nemrut'un ateşini yaktığı günden beri
Hep bize getirirsin; hüznü, gamı, kederi
Çağlara kafa tutan tavrın neyin eseri
Ruhlar senin adını duyunca kanatlanır
Seyr-ü sefere başlar, sanki çağlar atlanır
Alınacak bir nefes, verilecek bir candır
Ayak bastığın her yer benim için vatandır
Sarı saçlarını bağlama yine
Her gönüle ateş salma Mihriban
Ne sineler yandı senin derdine
Gayrı başka canlar alma Mihriban
Alınyazısı hak, aşk acı gerçek
Bir seni bilseydim
Bilebilseydim
Tüm şehrin uykusu kaçardı birden
Birden irkilirdi bir ölü adam
Sonsuzluğa yelken açmış gibi sahilden
Şu kara geceyi bölebilseydim
Belli ki; derinden vurulmuşsunuz
Dalgalanmış, sonra durulmuşsunuz
Nasıl bir sevdaya tutuldunuz ki
Böyle nefes nefes yorulmuşsunuz
Uzak ülkelerden geldiniz diye
Saçlarıma kar düştü
Yüreğime har düştü
Bana hep kış, kıyamet
Sana hep bahar düştü
Hep kahramanlık öyküleri dinledik büyüklerimizden
Bağdat'ta Genç Osman olduk
Kırım'da Sinan
Sevdiğimizi adam gibi sevdik
Sövdüğümüzde ağız dolusu sövdük
Yeri geldi ekmeğimizi böldük düşmanla
Seni bir an görmesem, öldüğümü sanırım
Gözlerin gözlerime değince canlanırım
Sözlerin ab-ı hayat kaynayan bir pınardır
Sensiz geçen her anım; ölümdür, intihardır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!