Ülkemin tay duruşlu kızları
Gümüş köpüklü çaylardan içtiler
Onlar erlerinin ardındaki dağ
Kor yüreklerindeki sevinçtiler
Ülkemin tay duruşlu kızları
Sensiz kaç geceyle beraber oldum
Kaç şafağı içtim ben
Kaç sabahı kuşanıp
Kaç sabah kundaklandım
Kaç gündüze yürüyüp
Ve kaç hüznü paylaştım
Seni bekliyor her şafak
Üstüme gün doğmaz sensiz
Uzaksan bağlanır yolum
Ay şafağım, can suyum
Senle filiz filiz bitmek
Zamana sözüm geçmez, her adımda şaşıyor
Gözlerimi yumdukça düşler uzaklaşıyor
İkiye bölünmüşüm, bir yanım ötelerde
Yüreğim dinlemiyor, benden ayrı yaşıyor
(06 Nisan 2003/Üsküp)
Üsküp’teki Öğrencilerime
Ah çocuklar ah
Alınlarınızda nice şafaklar görüyorum
Yağmurlarla yıkanmış
Umuda uyanmış mütebessim bir güneşle
Başını dizlerime koy
Gözlerini yum
Kov içinden acı veren düşünceleri
Bitkin olduğunu biliyorum
Parmaklarım saçlarında gezinsin
Seni dinliyorum
Manastir’da eski carsi icinde
Malik Usta aygirlara nal yapar
Korugunde yuzyillarin ninnisi
Cekic seslerinde bir hasret cinlar
Daracik bir esmer dukkan burasi
Gençlik deli bir ırmaktır, akar, şiddetle geçer.
Cömert insanın hayatı ikram, izzetle gecer.
Akıllı insan hayatı muhabbetle geçirir
Ahmak insanşarın ömru kinle, nefretle geçer.
(Bolu/ 1999)
Kardeşim Yunus Nadi Özçelik’e
Sıradan bir ayrılıştı bizimki
Yılları eskitmemiş,
Dostluğu paylaşmamış gibi
Dışa vurmayan acılarımız
kapandi bir kapi ofkeyle
ardinda bir yurek ezildi
gece bir ciglik yakaladi
bir yurek kanadi bir goguste
bir damla yas karisti yagmura
ay soldu pencerede
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!