Beni biraz anla, bana biraz ağla ve git...
Çünkü;
Beni vurdular, sokak lambalarını kendi vücutlarında astılar. Boynu bükük bir şekilde her şeyi gökyüzü gördü, boynum dik şekilde ölmek istedim hepsi bu...
Rüzgar koordinatlarını kaybetti. Saçların her gün kırılıyorsa, sıvası düşüyorsa yeni sürdüğün ojelerinin, uçuyorsa fondotenin suratından, şarkılar kulağına eksik değiyorsa, aptal heyecanlanmalara kapılmıyorsan artık, yüzünde ki bayram neşesi kaybolduysa, hepsi rüzgarın suçu inan benim eksikliğimi hissettiğinden değil...
Küçük harfle başlayan her cümlem sana gelsin,
Ve girsin koynuna...
ki,
Çünkü;
Seni seviyorum
Seni özlüyorum
Bir tabanca ne kadar masum olabilir, bir kadın ne kadar derine hitap eder, bir bakış ruhu nasıl çökertir, bilmiyorum.
Ne zaman seni arasam, biliyorum ekranda gördüğün adımı duvara çarpar, benim burada umutlarımı kırardın. Oysa sesin biraz meyhaneydi senin, sesin biraz anason, sesin biraz gri, sesin biraz esrar, sesin biraz heyecandı, seni affetmedim...
İsmimizin yan yana gelmesi bir kazaydı ve ismimde ki harfler bu yüzden ağır yaralıdır. Bilmiyorum bakışların kaç kalibreydi, mor dudaklarınla kaç cenazeye katıldın hiçbir fikrim yok, isterim ki ben ilk olayım, isterim ki seni bana kısıtlama, isterim ki ben sende hayatımı kaybedeyim, ama seni affetmedim...
Dağınık saçların düştüğünde
Hayatın yükünü taşıyan omuzlarına,
Mazgallardan düşüyor tebessümlerin,
Dişlerinde düş izim..
Ve;
Biraz yorgun,
Bir daha anma adımı, yutkunamıyorum...
Gözyaşı ile büyüttüğümüz hayallerimize,
Kanserli bir göğüsle emzirdiğin anılarımıza,
Dudak payı bırakılmamış radyasyonlu çaylarımıza,
Katma beni bir daha, boğuluyorum...
Merhaba sevgilim...
Merhaba unutulmuşluğum...
Nasılsın demeyeceğim bugün sana,
Duydum ki, gülerek uyanmışsın bu sabaha,
Duydum ki, çayını sıcak içmişsin soğutmadan,
Saat on iki yönünden esen rüzgar ile
Gönderiyorum kokumu
Beni sıkı tut..
Sana karşı;
Sütten yeni kesilmiş ceylan yavrusu kadar
Bu gece on kırk beş uçağı ile
Terk ediyorum kendimi..
El ele tutuşup yürüdüğümüz anlarda
Ayağımıza takılan kaldırım taşlarından dolayı
Haz alamıyorum kara da yapılan seyahatlerden,
Seninle yolun birinde karşılaştık
Günün birinde,
Zamanın bir önemi yoktu.
Kleopatra da ölmüştü zaten.
Kaygan delikli bir dünyadan
Provakatör bir bakışla
Beni gözlerimden öp ve
Bükülmüş dudağımı mutluluğa inandır..
Bazen bir panzerin üzerinde görebilirsin beni,
Bazen bir pankartın baş harfiyimdir,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!