I.
Hüzün makamında besteleniyor dertlerimiz
Bir başka ülkeden haber getiriyor gökyüzü
Buğulu bir cama yazılanlar gibi;
Hasretlikler demleniyor sıcak yaralarımızda
Ve matemler vuslata dönüşüyor tebessümünle
Çocukluğumun yağmurlu günlerini hatırlatan
Tepemde simsiyah bulutlar vardır benim
Zaman, önümde kanserli bir hasta gibi
Eriyor günden güne buhran nefesim...
Eski günlerimin eskimez hatıraları
Kim bilir nerede şimdi, tükenmez hayallerim
İçimde coşkusu var, tarifsiz duyguların
Ruhum bir deniz gibi, durmaksızın coşuyor
Düştükçe yankılanan, imkansız arzuların
İçimdeki o çocuk, enginlere koşuyor
Bu akşam sanki haber, sanki bir yolculuk var
Zordasın değil mi kalbim?
Belkide, bu son seferin
Gideceksin sen, bilirim
Gidişi gibi neferin
Bir dönüşün olmayacak
I
Gönül mahyamda silinmez bir halde
Sensizlik parıldıyor yine ışıl ışıl
Parisin yalancı cümbüşlerinden kaçarak
Aşkının başkentine gidiyorum
Kuşlar özgürce haykırırken seni
I
Arkasından yetişemiyoruz zamanın
Bir debdebe almış başını gidiyor
İçimizde verdiğimiz savaşlar yetmezmiş gibi
Birde zamanın kötü yüzü;
Bütün kirli bilenmişlikleriye geliyor üstümüze
Kulaklarım çınlıyor, geceyle gelen sesle
Gülümsedim bir anlık, umutsuz bir hevesle
Kızılırmak karşımda, bilinmeze akıyor
Bir lahzacık ötede, sanki beni yakıyor
Tıpkı alev içinde, eriyen mum gibiyim
Söndüremez ummanlar içimdeki ateşi
Çöllerde yalnız kalan, savrulmuş kum gibiyim
Var mıdır şu dünyada, yalnızlığımın eşi
Yıllar yılı dolaşmış, dertli seyyah gibiyim
Sakin bir bahar günü, günlerden pazartesi
Meleklerle beraber, çıkagelmişti Nebi
Hazin fil vakasının, elli iki ertesi
Ondan başka olmadı, Allaha en sevgili
Sava gölü kurudu, sütunlar paramparça
Seninle doğarmış meğer güneş
Anlayamadım yanıbaşımda olduğunda
Gittiğinde yırtılmaz olurken takvimler
Geceye döndü hüzün yüklü gündüzler
Seninle doğarmış meğer güneş



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!