Kimin ihtiyacı var,
Cep telefonunun tuşlarına,
Tuş olan beyin hücrelerine?
Makineli,Kablolu bir sözlük olmak varken,
Kim bakar,
'Kutadgu Bilig'deki bilgeliğe?
Bedelini veresiye değil,
Canla ödediğin cenneti gör,
Gönül gözünü aç da…
Cibinlik gibi toprağı bürümüş,
Sisi kaldır eteğinden,
Bir bak altına…
O,
Tüm dünya oraklarının,
Çekiçlerinin soysuzluğunu savunuyorsa;
Sen de evrensel işverenlerin,
Ortak ülkesinde yaşıyorsun,ortak vatanında…
Siz de az değilsiniz biliyor musunuz…
Kimi zaman hanginizden daha çok ürktüğümü,
Pek çıkaramıyorum aslında…
Sizin de yüzünüz soğuk,çok soğuk,
Kuzey rüzgârları gibi,kupkuru,sert…
İnsan yüzüne çarptığında…
Ben de okullu oldum….
Kırmızı bir çantam vardı,
Şimdiki çocukların,gülüp geçeceği…
Hevesle uyanırdım,
O şafak rengi çantamla,
Şafak vakti…
Genç ayı pek yorulmuş,
Babasıyla balık avlamaktan…
Çok zor bir yöntemmiş bu,
Bıkmış,
Pençesini suya vura vura,
Batırıp çıkarmaktan…
Buram buram tüten,
Sarı bir deniz...
Kumdan dalgaların,
Vahadan adacıkların ortasında,
Yağız,
Sert bir beniz...
“Develer tellâl iken…”
Diye seslenir masallar…
Bu dergâh altüst şimdi,
Bunu görmüş ozanlar…
Gökten değil üç tâne,
Ne beyaz,
Sandığın kadar,
İyi çocuğum,
Ne siyah,
Öylesine kötü…
Kanma,
Sessiz bir kişneme doldurur,
Kulaklarımı...
Metâl atımın sırtındayım...
Frenleri dizgin,
Çember bacaklı...
Varsın bana,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!