Zamana döşenmiş demir raylarda,
Uzanmak Beyoğluna…
Gezinmek geceleri,
Kandilli sokak lambalarının,
Işığında…
“Uzun Bıçak”.Mohikan çocuğu,
Kırmızı toprak kokul,
Derisi…
On yaşındaki Wiet Kong’lu,
Omzunda kalaşnikof,
Dizlerine dek pirinç tarlasına gömülü,
Herkes bilir ki,ulu önder Atatürk,
Çok,çok yakışıklı bir insan mutlakâ…
Aynı zamanda da şık giyinen biri,
Öyle ki bütün gözler,her zaman onda…
Gobi çölünün,
Kavruk derili,
Çatlamış yanaklarından yuvarlandı,
Bir damla yaş...
Damlanın sırtında bir tekne şahlandı,
Anadolu'ya...
Göz,göz budaklarından,
Yaşlar süzüldü,
Heybetli kayınların…
At,avrat,
Pusat sevgisi kazındı,
Yüzlerine…
Güvercin çok kararsız,
Hem de pek maymun iştahlıymış…
Sürüyle geldikleri ormanda,
Tüm arkadaşları birer dal bulmuş,
Hepsi güzelce yuvasını yapmış…
Yalnız bizim güvercin,
Biz çalamazsak kapını bir gün,
Yorulmuş ellerimizle…
Elbet sen gelirsin başucumuza demiştik,
Sonsuz sayıda vahşî at,
Mutlu,coşkulu seyirirken yaylalarda…
Yine özgür,
Bir kedi yaşarmış köşkün birinde,
Sahiplerinin koynunda,
Sıcak sobanın başına…
Günün birinde bir de bakmış ki bu kedi,
Fare cirit atar,
Evin dört bir yanında…
Avcının birinin,
Bir kekliği,bir de şahini varmış,
Avlanırmış onlarla…
Şahin belli,yırtıcı hayvan,
Hiçbir kuş dayanamazmış,
Pençesine,gagasına…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!