Nice kemankeşler,
Tozkoparanlar filizlendi,
Serpildi kışlalarda…
Gözü karalığı,
Temren yaptılar oklarının ucuna…
Doğruluk yay oldu,
Bembeyaz gelinliğini giydi,
Yer…
Mavi kaftanına büründü,
Gök…
Kimseciklerin duyamadığı,
Bir düğün davulu gümbürdedi,
Boğazlarcasına kasvetli mekân,
Çürük bir koku doldurmuş havayı…
Kalpler durmuş,tatil yapıyor vicdan,
Konaklamış lânetliler alayı…
Gerçekte ne kanca burunları var,
Tükürükler saçarak pazarlık eden,
İki ağız,karşı karşıya…
Kâh çatılır kaşlar,
Bazen de sahtesinden,
Bir sırıtış çöreklenir suratlara…
Maksat sinekten yağ çıkarmak,
Kimi kıvrım,kıvrım bir yılanın,
Ortasına oturtmuş dünyayı…
Biri öküzün boynuzlarının,
Ucuna takmış beceriklice…
Bir başkası yaşlı tosbağanın,
Üzerine koymuş,ikinci ev…
Bir “Ay dede…” deyişin vardı,
Ona el sallayışın,
Öpücük gönderişin…
Al bayrakta bir tanıyışın vardı onu,
Elinle gösterişin;
Ayın yere inip,
“Üstte mavi gök,
Altta yağız yer…” dense de,
Yer çoğu zaman,
Akça,pakçadır buralarda,
Bir kadın gerdanınca…
Bir kement attım,
Kuyruklu yıldızın köşesine…
Çektim aşağı,üstüne bindim,
Açken otu aş bilmek,
Susuzken emebilmek,
Bir damla çiği...
Karı kuş tüyü yatak yapıp,
Bembeyaz yorganla örtmek
Üzerimizi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!