Müptelasıyım; Bu tarifsiz derdin müptelası
İşim acı,yolum dert
İşte budur yirmi yılın hülasası.
Sonun var!
Duyuluyor birinin yankısı
Saat geceyi çoktan sollamış
Hava karanlık
Dışarıda itler
Adım adım kurulu tuzaklar
Köşe başları akşamdan tutulmuş
Karanlık ve çıkmaz sokaklar.
Sonbaharda solamayan tek çiçektin
Güller kıskanmıştır seni bu yüzden
Yazı bekler ya onlar
Sen yazında güzelsin kışında güzel.
Datça’nın en çok çamları güzeldir
Sokulunca alemin bütün dertleri koynuna
Karanlıkta olsa yürümekten korkmayacaksın
Asılsa da en ağır sorumluluklar o narin boynuna
Güçlü olup en hızlı sen koşacaksın
Dolsa da naif kalbin sevdiğinin hasretiyle
Şimdi İstanbul'da susmak zamanı
Nazlı bir eyüp oyuncağını koşturmak zamanı.
Şimdi susmak zamanı
Doyasıya sevmek
Taksimden Beşiktaş'a yürümek
Bir gülüşün için beklerim,
Bütün pencerelerin altında..
Bütün pencerelerin altında saçaklarda donan su olmaya hazırlanırım
Ufak bir çocuğun sokakta koşuşturmasına bile bayılırsın
Sırf bunun için dahi her dakika sana hazırlanırım…
Rüyalara giren sihirbazdan bahsediyordu şair…
Yüzünü hatırlayamıyorum,
Beyaz, ince, tül gibi bir mintan vardı üzerinde
Elleri seçilebiliyordu uzaktan.
Narin ve ufak elleri
Sıcak gelir sevgiliden duyulmayan sözler
Başkasından duyulunca..
Hatırla..!
Uzakta bir sevgilin var.
Bilmesin gözün başkasına takılınca
Günahtan evvel günaha yol var…
Şimdi başkasın
Sonra başka.
Şimdi gülsün
Koklamaya doyamıyorum
Sonra cehennemsin
Kapını çalmaya korkuyorum.
UMUTSUZLUK
Çok çabaların sonunda
Ne bir zafer sarhoşluğu yaşadım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!