Taze gecelerde birikir sıcağın sesleri
Ardı sıra tüllenen yüzler
Kuşların dilinden alnımıza vurulur
Bilmiyorsun
Burada her çocuk başı
Yirmi yedi kere iner yağmur
Her sey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün isigi yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her sey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye basladi duman topraktan;
Devamını Oku
Birdenbire vurdu gün isigi yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her sey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye basladi duman topraktan;
Valla bilmem,
Siz tasavvula ilgim var diyip duruyorsunuz.
Aşağıdaki mesajımda cevabın kendisi de var.
Anlayarak okumak muhakkak çok önemlidir, ayrıca güvenillir meallere bakarak ayetler hakkında bilgilenmek de gereklidir.
Fakat sorgulanan etki ise Kur'an'ın anlaşılmadan okunmasıyla anlaşılarak okunması arasında iç ve dış etkileri bakımından fark yoktur. Yani gözümüzü yormaya değer :)
''Kuranı da öyle dinlediğimizden yerimizde sayıyoruz.''
Hayır, saymıyoruz.
Bu konularda konuşurken dikkat:
Ayetler diridir!
Yaratılmamıştır,
Kendi zatı ile vardırlar.
Tiyn-i ziyl-i zalzûleye eylemişem hây-ı huy,
Huy bu: şi'ri şeydâdan olur her dem gûy güy :)))))
Yemin ederim salladım gitti.
Anlamı var mı onu bile bilmiyorum.
Ne demek istiyorsunuz şimdi yani?
Tamam, otopsiye gerek yok da (aslında bilimsel bir çalışma, bir tez konusuysa ona da gerek var) şunu ben sayfama assam bu adam ne demiş, sövmüş mü acaba diye düşünmeye de mi gerek yok?
…Samimi eleştirilere kulak verin derim…. Belki onlar bedava őgretidir hepimize , kimbilir? Bir de şu var..Bu sayfayı dedikodu ve (ya) saf iletişim-etkileşim sayfası yapsanız, bu denli zengin geri dőnűmlű bir alan yaratmanız műmkűn olmaz kanımca… Bırakın biraz da bundan hepimiz gurur duyalım… norm, vicdan, etik ve edebilik vb kavramlar gőreceli… kimine kara..kimine gri ya da kırmızı al…
Bu sayfayla ilgili (herşeyin demiyeyim) pek çok şeyin farkındayım. Farkında olmadığım; gűzel gűzel yazım dili konuşmalar, sűrtűşmeler iyi de ..Yazım dilinde karşılıklı, çirkinlik, ithamlar..Savcılık ya da avukatlık niye? İnanın ben burada olumlu ya da olumsuz ne yazılırsa yazılsın onun sorumlusu olamam, bağışlayın.. Ancak kim bu olumsuz, çirkin ya da negatif yorumcu? Derseniz! Her halde ben değil.. ve biri çıkıpta: “Benim” der mi? O da bulunmaz...
O halde hepimiz pozitif ..gűzel gűzel, sanki en sevdiğimizle konuşur gibi, yazışıyor, sőyleşiyor, yorumlaşıyoruz, őyle mi?… Bir de diyeceğim beliki şu olur: ‘Belki de kavram ve normlar kargaşası yaşamaktayız’ .. Buna da.., yine bizim Nadir kavram kargaşasını irdelemesiyle geldi diyecekler….
Yani, burda herşeye bir gerekçe, bulgu ve kurgu bizim hukucularla avukatlarımızda dahi yok dersem yanılmıyorum herhalde.
Neyese..
Gerçekten bu sayfaya negatif ya da pozitif.., çőkűntű, boşalma ve vurma belirtisi ve diger yandan ilgi/dinamizim/akım nerden geliyor acaba?..Bu samimi soruyu kendime de soruyorum… Herhalde bu sayfa ve biz oldukça sormaya devam edecege benziyoruz gibi... O halde Tanrı hepimize uzun őműrler versin..hatta őlűmlű dűnya, gidenlerimizin yerine gelen kuşaklar bizi takip etsin ki ..dőnűşűm devam edebilsin...
.. Ha pardon..şiirden őnce yorumlar beni içine çekti.. Bağışla şiir, sizi sanki ikinci plana ittim. Ama inanın őzde őyle değil.. Herşeye karşın bunda benim değil gűnah, yorumcularında değil..seçici kurulunda değil...hiç kisenin değil...
Kullanılan dil, biçim ve içerik, sunuş, verilen mesaj ve imgelerle zengin-akıcı bir şiir… Kutlarım seçtireni, şairini ve seçenleri..
Saygıyla..
Sayın Kökü Mâzide Kalan Âti,
Güzel şeyler söylemeye çalışmışsınız..katılıyorum…
Ama bazı şeyleri eksik öğrenmişsiniz..
Burası bir şiir okulu…günün şiiri bahane… tebrik eder veya etmezsiniz..
Burada şiir okumaları yapılıyor..doğru veya yanlış… hiç önemli değil..
Antoloji yetkililer zaman zaman uyarıyor… emin olun sizin uyarınıza hiç gerek yok..
2. bölüm hiç hoş değil.. hem haddini bilmezlik hem kendini öne çıkarmaktır…ego..
Yani ben Tevfik Fikret’i bilirim.. edebiyat tahsil ettim..ben bile susuyorum…siz neden konuşuyorsunuz demek mi istiyorsunuz?...
Edebiyatçı nazik olur.. kimseyi incitmez.. yakışır mı bu laflar….
Sevgili hemşehrim.. dostum.. N…..H…….P……hocamız size iki şey öğretememiş…
1-haddinizi bilmeyi……….
2-edebi……….. (edebiyat edepten gelir) “EDEB YA HU”
Son birkaç gündür bu sayfada nazım sanatının güzel örneklerine tanıklık ettik.
Önce Barış Doğan, ardından Şahin Yılmaz ve bu gün de Genç şair Atıf Emre Özdemir.
Her üç şairin şiiri de en azından saygıyı hak edecek kadar edebi.
Ancak, dünyaya bakış pencereleri farklı olan bazılarının ısrarla bu şiirleri alaya almaları, felsefelerini küçümsemelerini, bazılarının da şiiri ameliyat masasına yatırıp narkozsuz kesmeye kalkmalarını da anlayamıyorum. Tilkilerin yetişemedikleri üzüme ‘’koruk’’ ya da ‘’olmamış’’ demesi gibi bir şey bu.
Bu günkü günün şiiri gibi kapalı şiirleri herkesin aynı şekilde yorumlaması, herkesin bunlardan aynı sonucu çıkartmasının mümkün olmadığını çok iyi bilmesi gerekenlerden birinin sırf şiirin felsefesi yüzünden şiirin bu sayfada yayımlandığı saatten itibaren yorum alanında berbat kokularını yaymasının önüne neden geçilmez?
Beğenmeme hakkına da beğenme hakkına da saygı duyulur. Olay bu kadar basit olduğu halde buraya asılan şiirleri beğenenleri alaya almak neyin nesidir? Herkes aynı şeyi beğenebilir mi?
Ben Türkçe sözler arasında terbiye, saygı gibi sözcüklerin olduğunu, bu kavramlara özellikle de edebiyatı ilgi alanı olarak seçenlerin daha çok sarılmaları gerektiğini düşünüyor, bana göre oldukça güzel olan bu günkü günün şiirini ve onun genç şairini tebrik ediyorum.
Tam, şöyle bir şey yazacaktım,
Meselâ bir ressam parkta oturan bir çifti resmettikten ve resme bakanların yüzde doksan dokuzu neş'e var bu tabloda dedikten sonra ''Hayır, ben hüznü resmettim'' derse sadece başarısızlığını itiraf etmiş olur... türünden bir şeyler...
Sonra Emreolog sözlerini duydum.
Bu ne yazık ki ilk düşüncelerimle paralellik arz etmez.
Sadece Emre, eğer ''yanılıyorsunuz'' derse, Emreologluk da düşer.
Hayır, bir dakika...
Düşmeyebilir de...
''Ben senin bütün şiirlerini okudum kardeşim... Sen bile kendini kötü biri zannediyorsun, fakat, şu, şu ve şuradaki şu, şu ve şu mısralarda dikkatimi çeken şu, şu ve şu hususlar açıkça gösteriyor ki kendinden bile gizlemeye çalıştığın bir iyilik arzusu var sende...''
Karışık işler...
Sonuç olarak, herkes haklı olduğu için hiç kimse haklı olmamış oluyor yani...
Öyle bir şey işte...
Şâirin doğrusunun doğru sayılmasının gerekmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü şiirler bir yerlere şâirleriyle gitmezler. Şiirinden anlaşılan şâirin anlatmak istediğinden başka bir şey ise, ve bu konuda hemfikir oluyorsa ehli olan herkes, şâir de bu kanaate boyun bükmek zorundadır,
derim...
Onur Bilge şapkayı kimseye kaptırmamak konusunda ısrarını sürdürüyor.. Büyük olsılıkla son yorumuyla birlikte ipi göğüsledi bence. ilk başata Onur bilge'nin yorumu makul geliyordu ama başka yorumlar da eklenince kafamız bi hayli karıştı, ben bile başka yorumlara kaydım, Osman Bey ve diğerlerinin yorumunu doğru bulmuştum fakat biraz daha dikkat edince son yorumlara fikir yine değişti, sanırım bu sefer karar kıldım.
Onur bilge ye katılıyorum, son kararım. şiirin özüne, bizde kendimizce haklıyız galiba, şair neler neler anlatır şiirinde, bizde kendimizce yorum yaparız, şair belki güler geçer bu çabamıza.. şair açıkça yazmaz süsler kelimelerle, bir bilmece gibiyim, çöz beni der adeta tüm şiirler.. Bizde aklımız ve bilgimiz dahilinde çözmeye yelteniriz işte, ya yanından geçer ya da hiç geçemeyiz.. O zaman şu sonuç çıkıyor artaya, şiiri doğru algılamak! ama binlerce algı biçimi var binlerce algılayıcı olduğu için. o zaman binlerce yorum getirilmesi doğrudur şiir için, herkesin şiiri okuyunca algılamsının farkı bu yüzünden. ama doğru olan ne ? kimin doğrusu önemli olan? şaiirin doğrusu mu? en doğrusu ne?
Yorumlar yorumcunun penceresinden nasıl görünüyorsa öyledir.Hepside kendi gördüğünü söylemesi açısından doğrudur.Demem o ki kavgaya,kalp kırmaya.tartışmaya gerek yok.Tatlı tatlı sohbet etmek en güzeli.Bugün bu yönden oldukça başarılı sayılırız..Bütün sohmet ehlini,yorumcuları kutlarım.Tabiki şairide.
Bu şiir ile ilgili 63 tane yorum bulunmakta