Taze gecelerde birikir sıcağın sesleri
Ardı sıra tüllenen yüzler
Kuşların dilinden alnımıza vurulur
Bilmiyorsun
Burada her çocuk başı
Yirmi yedi kere iner yağmur
Kanatlar takarız usulca uzaklara
Yakın olduğunu öyle anlarız
Biz o mahallede sen gitme diye
Oynamayan çocuklarız
Esmer kır mevsimleri
Yitiklere lal olur
Bir sokağın alnında hayaller üteriz
Usulca incelir gece
Karanlığa saçlarından yanarız
Biz buğulu pencere önünde
Seni görelim diye bir kasım sabahı
Hastalanan çocuklarız
İki teyze
Konuşurken anladık
Sıcak yerlerin
Menekşe sabahlarına doğarmışsın
Bıkmadık
Işıyan her yeni baharın ayasında
Sana en çok beyazı yakıştırdık
Gittin
Senden rüyalı salıncaklardan düştük
Başını güneşli denizlere çevirmişsin
Şanş işi bir rüyada gördük
Yüzümüzde yirmi yedi damla
Ve artık duymaman imkansız
Çünkü burada bütün çocuklar
Güneye doğru ağlar
Kayıt Tarihi : 26.5.2010 12:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
' Sen gitme diye,
Oyun oynamayan çocuklarız '
Çocukların kaybetme korkusunun ifadesi daha güzel nasıl anlatılabilirdiki.
Elinize sağlık.
Savaşta toplantı=€:
Bir tarafta çayanlar
Karşısında akbabalar
Şahinler seyirci
Tilkiler pusuda
Kargaları tınan yok
Martıların hiç umurunda değil
Egoistler
Deniz aleminde
Köpek balıkları ile petrol gemilerinin
Artığını bekliyor
Sıkışan insan bunlar arasında
Taraf tutmak zorunda
Konuşan silahlar
Ve
Bomba gündemi açıyor
Havada uçan kol ve bacaklar:
-Duyurular
Kovboylar ve müttefikleri
Tazyikli su kaliteli
Yazık olur
Biraz tuzlusunu sıkın hergelelere
Görüşünde birleşiyor
Dualar ve kov/boy/lar
Masa etrafında
Cirit atıyor
Köhne karanlıkta
Kuyruktan uzun ince planlar
Detayına gece diplerine sarkan maddeler
Viski şişelerinde
Kafayı yuyuyor
Sevda sondan birinci
Nasılsa yer almış olsada
Gündemin yan maddesi
Bir an duraksama
İzleyenin duygusuna dokunuş
İki damla göz yaşı
Etkilenmeden
Hayvanlar dahi avlarını unutuyor
Üüüürrüüü üüüüü
Uuuuvuuuvuuu
Çıııyaakkkk
Fııııssssss
Haz aldıkları çığırışlarından anlaşılıyor
Yazı mı tura mı
Saplanan hançer
Cehennem mi cennet mi?
Bilemedi
Son nokta
Leşin umrunda değil ki
Sürpriz olmadı
Savaşta toplantı dili
Bitmeden tekrar kesildi
Nadir Sayın
Konuşurken anladık
Sıcak yerlerin
Menekşe sabahlarına doğarmışsın
Bıkmadık
Işıyan her yeni baharın ayasında
Sana en çok beyazı yakıştırdık
umut var bir şair ve onun şiiri alıntı değil çalıntı değil
özenti hiç değil saf ve temiz duygularla kaleme alınmş bir çalışma
tebrik ediyor başarılar diliyorum
saygılar
Hayırdır dedim, bir anlayan olur, sayfaya asıp da gideyim baari:
Ben ki kargasıyım şu üç kıtanın,
Bir dama tünemiş ötüyorum hem
Atom çorbasına beni katanın
Bu yüzden gözünde tütüyorum ben!
Biraz tembel isem; yok bende kibir,
Biraz da câhilsem... İlim zâten bir!
Küllî kusur olsam, bana yeten bir
Arslanın gönlünde yatıyorum ben
Bilgelik yolunun türküsü benim
Ölümsüz ölünün korkusu benim
Varlık diyârında kurudu tenim
Yokluk sabâhına bitiyorum ben
Anlamam kimyâdan, bilmem de cebir,
Doğum neyse bana, aynısı kabir
Adına yok denen gâyet acı bir
Gerçeği yalana katıyorum ben!
Diyecekler desin; 'Adam deli mi? '
Bir yetim, bir öksüz tutsa elimi,
Gönlüme aşk değse, tutup kendimi
Bir dağdan bir dağa atıyorum ben
Ey akılsız, çapsız, ruhsuz 'TEYYÂRE'!
Ey bana ben diye bakan bîçâre!
Ben, kendim olmayı verdim de yâre,
Sen olmayı sana satıyorum ben!
'Sevgili hemşehrim.. dostum.. N…..H…….P……hocamız size iki şey öğretememiş…
1-haddinizi bilmeyi……….
2-edebi……….. (edebiyat edepten gelir) “EDEB YA HU” '
Alıntıladığım talihsiz hitabınızdan dolayı esef duyduğumu belirtmeliyim. Haddimi biliyorum, ama neden hadsizlikle itham edildiğimi anlamadım? Bir fikir, bir öneri sunmak bu kadar reaksiyon görüyorsa demek ki anlatamamışım merâmımı.
Edebsiz demişsiniz şahsım için...Sizinle kaç defa muhatap olduk ki bu kanıya vardınız? Edebiyatçı olduğunuzu biliyorum ama ben de edebiyatçıyım. Ama sizi kaç kere okuduğum hâlde yorumlarınızdan hareketle sizin sosyal cihetiniz hakkında bir yargıya varmadım. Karekterimde 'önyargı' mefhumuna yer yoktur...Sizin gibi değerli bir büyüğümüzden bu ağır ithamları duymak beni üzdü...Yine de haddimi bildirdiğiniz için müteşekkirim.
Onur hanım;
''OKU, GEÇ, ANLAMA, ANLATMA...' diyenler var
Biliyor musunuz? Bu gencin şiirlerinin okunma oranı her ne ise değerlendirilme oranı o kadar düşük ki! Karşısına tam puanlar sıralanmamış, hiç bir sitede. Fakat şiirden anlayan seçici kurullar, her sitede GÜNÜN ŞİİRİ, hatta birinde HAFTANIN ŞİİRİ seçmişler muhtelif şiirlerini. Dikkat edin! Anlayan anlıyor ve hakkını veriyor. Uzun lafın kısası:
Değere, hak ettiği değeri verelim! '
Alıntıladığım yorumlarınızda, anlama ve idrâk etme kapasitenizin ne kadar az olduğunu ispat ettiğiniz için teşekkürler. Bana gerek kalmadan, kendi kendinizi tefrit etmişsiniz. Yorumumdan bu kadar sığ, bu kadar basit anlamlar çıkardığınız için şaşırmadım. Zirâ şerh yaptığınızı sanarak yazdığınız mısra açıklamaları da bunlardan farksızdı. Şimdi anlayabiliyorum neden 'anlamak' fiili üzerinde bu kadar egonuzun aç olduğunu ve kendinizi ispat etmeye çalıştığınızı.
Kıymetli büyüğüm, hocam, üstâdım, ağabeyim Selçuk Bekar;
'Evet, ona katılırım.
Şiir okuyup geçmek için değildir.
Bilmediğiniz meyveyi bile sadece güzel diye afiyetle mideye indiremezsiniz.
Hastaneyle bile kurtulamayıp ölmek de var :) '
Beni şaşırtan zekânıza ve nüktedânlığınıza yakışmayan -benim açımdan- talihsiz yorumunuzu okuduktan sonra aklımdan geçen ilk düşünce şöyleydi: 'Sanırım Selçuk abi de yorulmuş bugün! '
İlk yorumumda ne demek istediğimi en iyi senin anlaman gerekirdi sanırım...Ben okuyun geçin demiyorum; anlamazsanız bırakın da demiyorum...Neyse ya...
Atıf Emre Özdemir Kardeşim;
Harika bir şiir okudum. Diğer şiirlerinizde de aynı kalite ve üslûbu gördüm...Ve Cahit Zarifoğlu'nu anımsattınız bana...Onun kadar başarılı bir edebiyat yaşamınız olması dileği ile...
TÜM YORUMLAR (65)