Bir çocuk istiyorum
Gözleri benim gibi korkak bakmamalı hayata
Sımsıkı sarılmalı, göğüs germeli zorluklara
Göğsü hançer olmalı karşı koyabilmeli zamana
Bir çocuk istiyorum
Geçici karanlıklara güneşin merhaba demeye koyulduğu, yağmur sonrası bir gün batımıydı gözümüze çarpan sessizlik... Sessiz ufuklara süzülen, özgürlüklerini umarsızca yaşayan, sessiz, sakin ama bir o kadar da huzur dolu kuşların kanat çırpışlarıydı dingin sulara eşlik eden...
En yeşil umutların bile geçici karanlıklarda kaldığını gördüm. Ebedi olmayan yalnızlıkları hissettim içimde o an... Sarıya çalan bu akşam üstünde, güneşin batışının bile umutsuzluk değilde, yeni umutlara atılacak bir adım olduğunu anladım...Batan güneş yeniden doğacaktı...Boş kalan banklara nice insanların gelip oturacağı gibi, parçalanan yüreklerimizde sevgi yeniden taht kuracaktı...Belki bir kuş uçuracaktık yüreğimizden, tüm ümitsizliklerimize inat sevgiye,barışa,umuda...Yalnızlığın gölgede kalan yeşil yapraklar gibi geçici oluşuna...
O akşam üstünden sonra korkmadım karanlıklardan, korkmadım yalnızlıktan...Biliyordum ki güneş her daim tekrar doğacaktı, sarı ufukların ardında kalan karanlıklardan....
Zamansız bir yolcusun sevdamın surağında
Dayanılmaz sancısın gecemin şafağında
Hani söylerler ya ölümsüz bir şarkısın
Yağmura hasret kalan çatlamış dudağımda...
Yıllardır beklediğim sen miydin ey yalan sevgi?
Düşlerimle gerçeklerimin ince çizgisinde
Yürüyorum yalnız adımlarla.
Topuk seslerimden karanlık irkiliyor.
Bense dünyanın adaletsizliğinden tiksiniyorum...
Öyle bir çember ki dünyaya ibret sanki
Döndükçe yalanlar savruluyor...
Sana, hayata dair yazdığım şiirleri okumak isterdim.Sana süründüğüm kırmızı ıslak rujumla tane tane dokunarak...Ama ne yazık ki sözcüklerimi tükettin.Nefesimi kestin.Farkında bile değilsin.Rakı beyazının sarhoşluğuna bulanıp,titreyen bir mum alevinin isine,bakışlarını çizecektim.Bilki sen mumu değil, beni erittin...Rengarenk düşleri tükettin...Oysaki sen, sana dair hayaller kurduğum o eve, kendi kokunu sindirecektin. Dirhem dirhem saygıyla, sadakatla bezenmiş el emeği mezelerin eşliğindevçınlayacak kadeh seslerini tükettin.İnleyen nağmeler olmalıydı ruhlar değil! Hatta gönlümüzün tınısında dudaklarımız yarı birleşir haldeyken söylenmeliydi''Benzemez Kimse Sana:'' şarkısı.Sazımı, sözümü tükettin. Gecenin siyahlığı ya da soğukluğu hiç farketmez. Beyaz, saten, parlak geceliğimi umarsızca giymeliydim. Tenim alev ellerin buz olmalıydı..Zerre zerre ben sönmeli sen ise erimeliydin.Sen ateşimi tükettin. Teninden süzülen su damlaları tüm bedenimde dans etmeliydi.Zamansız,umarsız,çıkarsız sevişmeliydik. Seni bekleyen bedenimi tükettin.
Uzun lafın kısası çigan gözlüm...Sen yaşanacak sevgiyi, dostluğu,vefayı, zevki ve sefayı, çılgın haykırışları tek kalemde tükettin...
En acısı da ne biliyor musun? Bana başka seçenek bırakmadın.Bende içimde büyüttüğüm ''SEN'' i tükettim...! ! !
Bir annenin çocuğuna sarıldığı gibi sana sarılmak geliyor içimden. Ellerim uzansada yetişemiyorum sana.
O kadar yakınımdayken çok hemde çok uzaksın bana.
Sessiz çığlıklarımı kimse duymuyor, sen duymuyorsun.
Bir gülü koklarcasına koklamak istiyorum seni.
Gül gibi solmandan korkuyorum. Sana ulaşmak ne kadar zormuş meğer. Bu kadar yakınımdayken.
Şu yüreğim yaralı bir kuş gibi çırpınıyor. Ne kadar dayanır bilemem. Seni bu kadar içten severken ve elim-
İstanbul'un çığlıklarını duyuyor musun?
Gece acı acı esiyor koynuma.
Sensz bir şehirde yalnızlık daha da dayanılmaz.
Var oluşun bile yetiyormuş canıma.
Kuş tüyü yastıklar taş kesiliyor uykularıma
Parlayan gözlerinin yokluğunda
Baktığımız yıldızlarda çoktan büyüsünü yitirdi.
Sen ayın gölgesinde kaybolurken,
Ben senli yalnızlıklarda boğuluyorum.
Ellerin ellerimden kopup gitti.
Boşluğa koşuyorum hayalinin peşinden.
Adı konmamış bir sevgi sızıyordu içimize
Açlığımız aşa ve suya değildi...
Kanımıza karışan bir antibiyotik gibi,
Ruhlarımız sanki yer değiştirmişti.
İkindi gölgelerinin yamacında kalmıştı yalnızlıklar.
Gece kadar karanlıktı pişmanlıklar.
Yarabbim neden elimden bir şey gelmiyor? O kadar azimliyken, bir o kadar da dirençliyken, neden böylesine tükendim? Neden şu üç günlük dünyada hayatıma yön veremiyorum? Ve neden ben seni seviyorum, seni istiyorum?
Bu güne kadar beynimin içinde dönüp dolaşan soru işaretlerinin cevabını buldum. Ama şimdi ruhumu, benliğimi kemiren ve beni günden güne yitip bitiren bir tek soru işaretiyle başım dertte. Cevabı kimde ve nerede?
Kendimi bir labirentin ortasına atmışım farkında bile değilim. Dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyorum.ve neden ben seni seviyorum, seni istiyorum?
Sana bir tek sözüm var eysevecen.Duymazsın biliyorum
sevmezsin biliyorum. Sen bana aldırma bırak ve git. Yolun açık olsun ey sevecen...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!