Deniz nasıl alışıksa kumsala
Kök nasıl alışıksa toprağa
Bende öyle alışığım sana
Çölün suya hasreti gibi
Göğün yere hasreti gibi
Ay suya düşmeden,
Yar saçlarını örmeden,
Kuşlar bu diyardan göçmeden,
Sevdanın ellerini hapset avuçlarında.
Bir kelebeğin ömrü gibi yaşa ;
Ay lütfen öyle kalsana
Bulut değmesin sana
Geceme kattığın ışıkla
Sonsuza kadar kalırım burada
Kalbimin kapıları açık,
Çalan yok.
Sevgiye susadım,
Sulayan yok.
Pervane misali aradım,
Işığım yok.
Hiç beklemediği bir anda esti
Ölüm rüzgarı.
Ömür ağacının son yapraklarıda
Döküldü bugün.
Uçuşurken sonsuzluğun kollarına;
Arkasında hiçbir umut tohumu bırakmadan
Eğer şair , verseydi bütün sevgisini ,
bol bol da vakti olsaydı ,
anlamsız işleri bitseydi şiirleri olmazdı.
Kalbinin saklı bahçelerinde büyütemezdi zan larını ,
her gördüğünde yüreği çarpmazdı acabalarla ,
elleri terlemezdi …
..
Neler ettik sevgimize
Set çektik kendimize
İşlemiş içimize
Kazınmış yüreğimize
Vay halimize....
Olmuyor be güzelim zorlama...
Bu yürek hissetmeden
Derdi kendi üretmeden
Bu kalem yazmıyor
Toz pembe bulutlar karalar giymeden
Kuşların yüreğindeki çırpıntı gibi
Çarptı yüreği
Yedi kollu ejderha gibi sardı kolları
Ne önünde dağ durabildi
Ne de yollar hızını kesti.
Hayat senden yana estirsede kasırgalarını
Hayat o kadar kolay olsaydı
Bebekler doğarken ağlamazlardı
Sevgi çabuk bulunsaydı
Arayan olmazdı
Gece karanlık olmasaydı
Işığa gerek kalmazdı



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!