Bay Kocayla yağmura tutulduk birgün
Yağmur bizi hunharca ıslatıyordu
Biz de ona acımadan, topuklayarak kaçtık
Beni sevmezdi
Kibirtaşına beni sevmediğini yazdırırsa hiç şaşmam...
Kapının ardında bekler insan
İçindeki boşluğun öyle dolacağını sanarak...
Hangisi seni iyi edecek
sınıkçı mı, elindeki şifa mı,
yoksa bir kuşun duası mı?
Dokunduğunda insana iyi gelen
Kirli buğday rengiydi yüzü
Bir de çakır keyf gülerdi ki mendilleri biterse
Uykudan uyanmış gibi gerneşirdi iskele...
Bir liraydı kağıt mendil
Oysa herkes bilirdi
Hasan'ın huzur tellalı olduğunu,
Parmağı kınalı yavuklu bekler
Her gün hasretine hasretlik ekler
Aklına düşmesin yüreği tekler
Yakışırsın hilal kaşa Mehmed'im.
Anası yangındır er Mehmed'ine
Babanızı bağışlayın çocuklar, o çok kibirli
Tanrı'ya şükretmekle azalmaz oysa insan,
Devşirin şimdi masanın etrafına
Eller kenetli...
"Mum dualarıyla kutsa Tanrı'm ekmeğimizi
Paslı jiletle kesmiş ebe Musa'nın göbek bağını
Kendinde yokmuş...
Külliyen yalan!
Herkes bilir
Elektrikli evde mumla oturduğunu...
Babası var elbet
Anası var ama yok
Annem diyor haspaya
Oysa öksüz kuş kovalamak onun kastı
Fırsatını heer bulduğunda....
Başını kaldırıyor
Minik elleri annesinin göğsüne yaslı,
Ateş gibi yanıyor yine
Avuçlarından akmasın diye
Sıkıca kavrıyor onu Sahte Sahibe...
Karıştığımız yerden, çöz beni seyis
Şimdi ağlamak vakti değil
Acıyan yerine bastır kalbinin,
Vur beni bir an önce...
Kimsenin hakkı değil ölmek
Kış
Oturmuş okula karşı
Önünde kasketi, içinde mendili
Sanki birazdan sokağın alnının terini silecek...
Okurken kendisiyle okuyucuyu da mısralar arasında koşturan ,yürüten, dinlendiren ,sözcüklerin güçlü podyumunda sesi bazen çığlık bazen gök gürültüsü olan Jaani'yi okumak şefkate dair bir ayrıcalık.
Okurken kendisiyse okuyucuyu da mısralar arasında koşturan ,yürüten, dinlendiren ,sözcüklerin güçlü podyumunda sesi bazen çığlık bazen gök gürültüsü olan Jaani'yi okumak bana çok iyi geliyor.
Şiirin hakkını veriyor