Livaneli’den bir şarkı aralıyor özlemin kapısını
yüreğimin alevlenen ormanına düşüyor yokluğun
dağların beslediği bir mahpus ayrılığı bizimkisi
sekiz yıl sonra özgürlük: günü yazılı, saati belli...
Ayrılığı taşıyan kamyonlara bırakıyorum geçmişimi
sana yaklaşan her nesne bir şeyler alıp gidiyor benden
Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?
Devamını Oku
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!
Ey akıl, nasıl delinmez küfen?