“İki dize uydurdum”
Portakalı da soydum
tam baş ucuma koyacaktım
iki satır daha
buyurdum
Daha önce bu şehri
terkendenlerin izinden gidiyorum.
Yol çok uzun değil
6 saat yaklaşık
Yaklaşık 6 ömre bedel
Döneceğim elbet
Telefonumu kapatamıyorum
Açtığımda ya aramamış olursa
diye
Gel diyemiyorum
Hayır derse
diye
Çocuk, hayat devam ediyor
Sen, sessizliği yaşadın
Ben, sensizliği
Sen, senin ıssızlığına çekildin
Ben, arandım yalnızlarımda seni
Tanıdım seni
Sen
Benim
Kendime defalarca söylediğim yalansın
Tanıştıramam seni
Seninle
Benim olmayan bir sürü kelime var dilimde
ve kimsenin olmayan bir sürü duygu gözlerimde..
Benim olmayanlar ile kimsenin olmayan
kelimeleri yoğurursam ellerimle ve
bir mürekkep izi yaşam bulursa
Gölgesinde saklandığım kulenin bir adı var mıydı?
Serindi,
Kenarından deniz görünürdü...
Geceleri, köprü altından transfer bir sarhoş;
günün ilk ışıklarında sersem bir martı paylaşırdı.
Hüzünlenince hava, upuzun uzanırdı gölge yola..
Tutunmuş sıkıca buluta,
Ha yağdı yağacak yağmur
Inat etmeyip
Damlasa toprağa
Karışıp gidecek o da
hayata.
Geceleri yüreğini bırakma aralık
Usulca girdiğim gibi
Usumu bırakıp yalın ayak
Kaçarım
Ihlamur kokusuna
Yaslanma deseydin sadece
Anlardım çekilmeden önce
O kadar mı ağır geldi sana bedenim
Oysa ki başımı göğsüne yasladığım zaman
Huzur kaplardı içimi
Teninin kokusu bulanırdı yüzüme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!