İçimden bir yaramaz çocuk geçmiş gibi.
Her şey her yerde.
Nereye elimi atsam
her şey sana bulanmış.
Arıyorum yaramaz çocuğumu,
içimdeki yıkık döküğün arasına saklanmış…
Denize bakan evler gibiyiz,
eğer bir deniz görüyorsa gözlerimiz
tuzludur kirpiklerimiz,
sahile bakan balkonu gibi eskimiş
ama huzurludur hayallerimiz.
Denize bakan evler gibiyiz
Tanıdım seni
Sen
Benim
Kendime defalarca söylediğim yalansın
Tanıştıramam seni
Seninle
Ben mi?
Sen mi?
Diye düşünürken,
Ayrı düşmüşüm bizden.
Zaman ne çabuk geçmiş,
Ne çok değişmişiz meğer.
Köprünün kucağına yatmış dolunay
Asılmıs gölgelerine balıkçı teknelerinin, sallanıyor
Eteklerini açıyor muzur egeli bir rüzgar
Bir kirpik düşmüş yakamozların üzerine
Dalgalar okşuyor köpükleriyle
Telefonumu kapatamıyorum
Açtığımda ya aramamış olursa
diye
Gel diyemiyorum
Hayır derse
diye
Daha önce bu şehri
terkendenlerin izinden gidiyorum.
Yol çok uzun değil
6 saat yaklaşık
Yaklaşık 6 ömre bedel
Döneceğim elbet
“İki dize uydurdum”
Portakalı da soydum
tam baş ucuma koyacaktım
iki satır daha
buyurdum
Henüz 3 bilemedin 33 yaşındaydım
Bir gece
Bir deniz kenarında
Bir delinin bakışlarına tutunmuş çiğ tanesinden dinledim bu hikayeyi
-Anne!
Öğretmenin kızı çok bozulmuş yazılanlara
Bir hesap yapıp yollamış bana
2
+
2
=
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!