Gök gürültüsü akın ediyor yeryüzüne
Sığınaklarda iğneli şekilde insanlar
Bir kayıp gözleri boyuyor
Birbirimize bakıp bakıp duruyoruz
Dışarıda tek başına bir ay çiçeği
Gözlerini dikmiş korkusuzca, güneşi bağrına basıyor
Bahçelerden geçtim bugün
Tohumlar toprağa sarılmış
Işıklı bir gül,
Güleç bir papatya,
Sevinçli portakallar vardı.
Zaman yavaş, ölüm hızlı.
Seni biriktiriyorum ben, bugün
Yalnız ve bir o kadar da başkentsin
Sevişirken yüzyılın acısını çıkarıyoruz.
Ayaklarım bileğinde, sırtımı kamçılıyor tırnakların.
Umutsuzluklara tohum serpecek güneş tepede yükseliyor;
Merhaba diyor bir çiçek, bir fidan daha
Belirsizlikle adlanmış,
Gece hepsini saklıyor.
Aydınlığa karşı hazır tutmalıyız bisikletlerimizi,
Aklımızda umutsuzluk olduğu sürece,
Çiçekleri yaşatalım.
Umutsuzluk olmasın,
Benim şiirlerim aşk kokar,
Hepsinde mavi var,
Gökyüzü eksik değil,
Yok sayamam denizli hayalleri..
Yeni bir kök doğuyor, yeni bir çiğdem ve yeni bir hayat var,
Bu kokuyu bilemez kimse anlatılmadan, yaşanmadan,
Tüm ıssız sokaklarda adını sayıklarım,
Karşıma çıkma ihtimalin için,
O çekingen kalbinle yıllardır gizleniyorsun,
Bahşet bana kalbinin anahtarını,
Kalemim sahibeliğini yaşatıyor
Ha bitti ha bitecek dilliliği
Ne mi yapıyorum?
İsmini sayıklatıyorum, bilmiyor bir ismin olduğunu
Bir saçın, biz gözün, bir gülüşün, bir burnun yok,
Bilmiyor.
Gönül almasını iyi bilirim gönül vermesini bildiğim gibi
Hep savaşlar kuşatır dünyayı
Her kötünün köşesinde bir fidan yeşerir
Ben barıştan yanayım.
Ele aldığımız her olay örgüsünde yaşanmışlıklar ararız
Kurşun gibi sert ve delici hikâyeler
Sıradan bir Kaşgar sahili,
Güzel bir dalga kıran eşiğinde,
Birleşik göğsümüz.
İnsanlar çevremizde, fazla sayıda.
Başım omzunda iken hafif geliyor hayat,
Zorluklara çakıl taşları serpiyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!