Sende yitmeliyim,
bir kıyıda bulunurum
diye umut ederek.
Oturmuş beklerken,
olur ya gelirsin karşıdan.
Bulduğum yerde yitirsem,
İşte yokolmazlar, anlaşılmıyor.
Daha önce vardılar, şimdi de.
Ölür, gene olurlar. Kavranamaz
diye yokolmayacaklar.
Duyarlığınız, sezginiz, kahreden
sever gibiliğimiz, kopuk özne,
Günler kadar uzun
insanlar hep çevremde,
kalabalık akar gider
ben hep kendimle.
Hüznüm çoğalır,
kopuk parçalardır
Durduğun yerde duramazsın,
varlıklar saçılır devingenliğinden.
Artık yalnız da değilsin,
çılgınlık ürer sevinçlerinden.
Ürer karanlık, aydınlık arası
Siz kararınızı vermişsiniz, ne güzel.
Yapacak bir şey yok, öğrenip,
araştırmak zahmetli iş. Böylesi
hem kolay hem verimli, bir taşla
kaç kuş, yorulmazsınız.
Senin özgürleştirici varlığınla,
başlar yeryüzü maceram.
Herşeye izin vardır, redde,
kabule, kaynaşan, ayrışan.
Bir tükenmez yarayı kanarım,
insanlığım böyle oluşmalıymış.
Dilim renkleri de taşır görürüm,
dokunan sesin kadar çarpar.
Kalan görüntüler bir aralıkta
silinir, dört duvar üstüme gelir.
Pencerede gökyüzü var, dinlenirim.
Küçük bir kımıltı geceden umduğum,
Anlatılmaz bir gecenin
temsil yeteneği yitmiş
bireyleri ora ve buranın
acısıyla öğütüldü.
Gündelik sıkıntılarım
Aydınlık fırça darbeleriyle
kapıları yıkar. Karanlık
geri adım atar. Umut
doğar, belki bu yazgı değil.
Kuşlar öteye susar.
Öpülürse alnın, daha da parlar.
Bu şehrin sokaklarında dolaşan ölüm
gelip öpecek yanaklarından. Bütün
üyelerin dağılmış, teninde bir garip
sarhoşluk. Sabah dışarı çıktığına pişman,
yaşadığın aralığa geri dönersin. Kat kat
merdivenlerden iner, apak bir gerdan da
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...