Her şey bir kirpik darbesi kadar kısa ve her şey bir ömür boyu unutulmayacak kadar uzun. yaşanmış yanlarıyla bırakıp bu şehri,hayallerimin kapısını ardına kadar açarak giderim her seferinde.hüzün kokar adımlarım… yüreğim ağlar… hoşça kal derken, göz bebeklerime düşer kanayan yüreğimin gölgesi. karanlık bir çığlık atar yaralarım …ayrılık bu kadar mı dokunur insana diye düşünürüm…gidişin bu kadar mı hüzün saçar gözlerimden yanağıma…ve ayrılırım koşar adım.bu şehirden bana kalan tek şey bir ayrılık suretidir her seferinde ve her seferinde iki damla gözyaşı bırakırım ardımda biri senin için…diğeri uyandığım rüya için…
Her adımda uzaklaşırken yüreğinden… her adımda yaklaşırım sensizliğe ve sensizlik en çok ayaz gecelerde düşer gözlerime…uyumak isterim, düşlerimde seni görmek için. kabuslarım hep aynı durakta bekler beni yüreğimi yağmalamak adına.ben sarı başak tarlaları görmek isterken ellerimde,kader sensizlik tohumları eker yüreğimin kıraç toprağına ve ben her sabah tomurcukları yolarım parmaklarımı kanatırcasına… her tomurcuk bir nasırdır avuçlarıma…
Yorulur gözlerim yol gözlemekten.ağlamak tek sığınak olsun diye yüreğime, katlanırım göz yaşlarıma.sensizliği tüketmek adına sıktığım her kurşun,buz gibi duvarlardan geri döner alnımın ortasına ve ben bir yol çizemem kaderimin rotasına…bütün sahillerim bombalanır,bütün hücrelerim yağmalanır,en tutsak anlarımda aradığım en yasak anları paylaştığım sen…yok olursun birden, kirpiklerimin gölgesinden…yağmurun yumuşak teni dokunur iliklerime…yüreğimi avucuma alıp seni katarım bütün iyi dileklerime…
Sen ana sütüm kadar helal…sen karanlığıma hilal …sen ölüm kadar hakkım… sen yüreğimde saklım…yapraksız karanfil kokulu aşkım…gidişin; dokunur yüreğime. beton bir duvara çakılan bir çivi gibi, acıtır canımı dayanamam.hüzünlü bir eylül, yağmurlu bir nisan olur gidişin.esrik bir cümlenin gizli öznesi olurum hayatta, hiç olmayan, var olurum…katlanamam...ağır gelir yalnızlığın tortusu.ağır gelir sensizliğin korkusu…
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını