GELİN TANIŞ OLALIM
Ülkemizde her yıl yapılan Uluslar Arası Türkçe Olimpiyatlarının dokuzuncusunun bir bölümünün tekrarı Bursa’da yapıldı. Bu çalışmalar zaten geçmiş yıllarda da kapalı spor salonunda birkaç bin kişiye sunuluyordu; fakat binlerce Türkçe sevdalısı bu programları ancak televizyonlardan seyrediyor bu salonda yer alamadığı için de organize edenlere gönül bırakıyordu. Bu sene öyle olmadı, bu konunun yetkilileri bu durumu düşünerek şehir stadını kiralamışlar herkes seyretsin gönül koymasınlar diye.
Günler öncesinden şehrin önemli yerlerine duyurular asılmış, ilanlar yapıştırılmış, televizyonlardan reklamları yapılmış, çok güzel motivasyon sağlanmıştı. Bursalılar bu organizasyonun geleceği günü sabırsızlıkla bekliyor, herkes davetiye bulma telaşına düşmüştü; ama bence bu telaşa gerek yoktu; çünkü stat yirmi beş bin kişilikti, bir o kadar da futbol sahası davetli alırdı, yani stadı dolduramazlardı diye düşünüyordum. 20.06.2011 tarihi akşamında gittiğimizde zaten davetiye yoktu elimizde, davetiyesiz de ilk etapta girme imkanımız görünmüyordu, tevekkelna alallah diyerek, Hacı Muzaffer ve ailesi, benim çoluk çocuk, cumbur camaat yani kalbalık bir grupla stadın kapısına dayandık, sanki bizi düşünmüşler gibi hepimizin eline birer davetiye tutuşturuverdiler. Bu işin bir güzel tarafı da ücretsiz olmasıydı. Neyse rahat bir şekilde içeri girdik; ama o stat nasıl dolmuş, iğne atsan yere düşmeyecek kadar dolu, oturanlar kadar ayakta kalan davetliler de vardı içerde. Uzun süre merdivenlerde kalakaldık, bir türlü ilerlemek mümkün değildi. Bir müddet böyle kaldıktan sonra futbol sahasına insanlar taşmağa başlamıştı; çünkü arkadan gelenlerin ardı kesilmiyor, stat doldukça doluyor taştıkça taşıyordu. Bu kadar kalabalık ancak çok önemli bir maçta futbol sevdalılarıyla dolabilirdi; ama bu defa Türkçe sevdalılarıyla dolmuştu, dilimiz adına gurur verici hadise diye düşünüyor ve mutlu oluyordum.
Nihayet program başladı; sunuculardan birisi de yabancı genç kızlardan birisiydi. Türkçeyi severek itinayla, pürüzsüz ve hatasız kullanayım diye dikkat ederken tarifi imkansız bir tatlılık ve ahenk saçıyordu etrafına. Hatırımda kaldığı kadarıyla ilk şarkı Orhan Gencebay’dan, arkasından gelen diğer eser Aşık Veysel’den “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsüydü. Halkoyunlarımız ve katılımcı yabancı gençlerin halkoyunları, şarkılarımız, şiirlerimiz peşpeşe sıralanıyordu, biz de coştukça coşuyorduk, alkıştan ellerimiz yorulmuş ve şişmişti, Bursa Bursa olalı Türkçe adına böyle bir coşku, böyle bir ahenk, böyle bir heyecan muhteşem bir gece görmemiştir sanırım. Gece hızla ilerliyor, hiçbir bıkkınlık, yılgınlık emaresi görülmüyordu davetlilerde. Program; duygu, sevinç, mutluluk ve heyecan doluydu. Güzel Türkçemizin bu denli güzelliğini yabancı gençlerin ağzından dinlemek bize çok büyük bir keyif veriyordu. Biz, çoğu zaman güzel Türkçemizi dikkatli, titiz ve itinalı kullanmadığımız için onun güzellikleri bize gizleniyormuş demek fikrine varıyorum.
Geceyi şereflendiren, şenlendiren, coşturan ve renklendiren önemli katılımcılar da vardı aramızda; başta Bursa Valisi Şahabettin Harput, Devlet Bakanı Bülent Arınç ve tüm Bursa millet vekilleri, Bursa Büyük Şehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve diğer belediye başkanlarının tamamı oradaydı. Bursa valisi, Bülent Arınç ve Recep Altepe birer konuşma yaptılar. Bilhassa Bülent Arınç’ın konuşması her zaman olduğu gibi yine harikaydı. Kamboçya’da açılan Zaman Üniversitesinin açılışına katılmış ve orada yaşadığı heyecanı, duygularını progrma aktarıyordu ki davetlilerin coşkusunu zirveye çıkardı. Bu gecede hayatımıza unutulmaz bir gece ekledik, süslü bir tablo gibi ömrümüzün bir köşesine astık bu geceyi. Zaman iyice ilerlemişti, her güzel anın bir sonu olduğu gibi bu muhteşem gecenin de sonu gelmişti ki bu defa da geceye havai fişekler renk katmağa başladı, artarda patlayan fişekler gök yüzünde eşsiz güzellikler ekliyordu bu geceye.
Hani bir atasözümüzde derler ya “Yiğidi öldür hakkını yeme” programın sonunda aklıma bu atasözü geliyor. Bu görkemli tablo nasıl, hangi zorluklarla hazırlanmış, bu sevimli, genç ve yabancı gençlerin kalbine bu Türkçe sevgisi nasıl kazandırılmıştı. Biz ilköğretim, orta öğretim, Üniversite derken bir ömür boyu Türkçe öğrettiğimiz halde anadilimizi hakkıyla sevdiremiyor kıytırık bir Türkçe kullananları gördükçe de kahroluyoruz. İçimden bu işin arkasındaki kahramanları, alperenleri yürekten kutlamak geliyor ve başarılar diliyorum. Kısaca bizim dilimizi seven bizi de sever muhakkak, güzel Türkçemiz dünya dili olma yolunda ilerliyor diye düşünüyorum. Bu yaşadığım güzelliği arkadaş listemle ve dahil olduğum gruplarla da paylaşmak istiyorum. Okuyan, yorumlayan tüm arkadaşlarıma daha baştan teşekkür ediyor minnet ve şükranlarımı arz ediyorum.
Birdenbire vurdu gün isigi yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her sey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye basladi duman topraktan;
Kutlarım üstadım...
Teşekkürler güzel paylaşım için. Ben de Adana 5 Ocak Stadyumundaki gösterileri hayranlıkla izledim. Gurur duymamak elde değil, selam ve saygılar.
Değerli Kardeşim İbrahim Bey,
Sizin bu nadide yazınızda dile getirdiğiniz güzel duygularınız, aldığınız haz, hissettiğiniz gurur ve sevinç duygusu beni bile okurken mest etti.
Kaldı ki siz birebir, bizzat görerek yaşamışsınız.
Şimdi neye hayıflandım, biliyor musun?
TÜRKÇE BAYRAMI'nın bir ayağı da Ankara'da yapıldı. Yakınımızda sayılabilecek bir mesafedeydi... Kaldı ki bu gibi kültürel paylaşımlarda yakınlık - uzaklık dikkate alınmaz. Gönüller istedikten sonra, engeller erir gider.
Bizim buralarda da çok kalabalık oluyor bu tür kutlamalar. Belki de yer bulamama endişesi bizleri biraz daha uzaklaştırıyor bu tür kutlamalardan.
Her ne olursa olsun, en azından şansımı denemediğim için ben de kendime kızdım şimdi.
Televizyonlardan kısa kısa seyretmekle bu hazzı, bu güzel duyguları ve gururu yaşamanın mümkün olmayacağını düşünüyorum.
Sizin güzel dileklerinize ben de katılıyorum.
Türkçe'yi severek konuşanlar, sımsıcak dostluklar kurulacağının en güzel ispatı ve delilidir, gelecek adına.
Dileğimiz odur ki, dünyanın pek çok yerinde zaten konuşulan Türkçemiz dünya dili olsun. Türk olmayanlar tarafından da gönül dili olarak konuşulsun.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun efendim.
Dostça ve sağlıcakla kalın.
'GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ'
Güzel bir paylaşımdı,yüreğinize sağlık.
böylesi bir organizasyonu yapan ,düşünen,emeği geçen herkesi yürekten kutluyor,bir inanç uğruna vatanlarından uzak yılmadan çalışan eğitim gönüllülerini,şükranla takdirle anıyorum,bu güzel olayı kaleme alan değerli kardeşimi tebrik ediyorum,sevgi ve saygılarımla...
K...U...T...L..U...Y...O...R..U..M
U..U........................................
T.......T...................................
L............L..............................
U.................U.........................
Y.....................Y.....................
O.........................O.................
R.............................R.............
U..................................U........
M......................................M... Eyüp Şahan
Evet üstadım eskiden
Frenk meşrep olanlar
onları taklit ediyor ve
Avrupa'vari yaşamak
takdirle karşılanırdı
öyle olmayanlar ayıplanırdı
Şimdi devir değişti, biz
taklit edilir olduk, bu daha da
artıp müsbete doğru gidilecek
dahilde menfiler istemeseler de..
TEBRİKLER..
Bedri Tahir Adaklı
Ne kadar güzeldi.Duyarlı yüreğinize sağlık hocam saygılarımla.
Yazıyı okurken sizin coşkunuzu hissetmemek mümkün değil...İnanın en az bende sizin kadar mutlu oldum..Değerli türkçemizin böylesine coşkuyla katılımcı bulması gelecek için büyük bir umut gibi görünüyor...Çok az sayıda türkçeyi tam anlamı ile konuşan insan var ülkemizde ama yinede gittikçe bozacağımıza konuşabildiğimizin en iyisini konuşma yolunda harika bir etkinlik.....Paylaşımınız için teşekkürler....
İlgiyle okudum.
Erdemle.
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta