Kayık içinde oturmuş bir geyik
Geyiğin boynuzlarında bir çadır
Çadır içinde yanar deniz cayır cayır
Ateşin içinde bir deniz
Deniz üstünde yürüyor Tebriz
Tebriz üstünde uçan balık
Kaldır tülünü açılsın zülf-i siyahın yel dağıtsın azat
Güzel olmak tabiidir sen dolan hep rahat
Ne çöl ne dağ ne derya sana engel
Bak beden-i cismin hür sen takma canına böyle büyük çengel
Bir sen varsın senle korkunsa senden içre
İster bal ye ister saki sunsun meyden iç de
Dal dal limonlardan
Koca koca toplayıp
Yaptığım limonataların tadı
Sarısıyla damaklarımda
Var mı ki yaz gibisi
Gökte koskoca bir limonla
Uyanmak gri bir İstanbul’a
Bir martının beyaz kanadında
Neyi sevip neyi sevmediğimi bilmeden
Bir şeyleri özleyip
Çoğu şeyi görmeden
Vapur düdüğünde ıslıklar çaldım
Lefkoşa’da bir kadın
Yürürken adım adım
Surlar içinde birden
Takıldı bariyerde
Oysa sokaklar onun
Apartmanlar üstünde
Zar zor görünen mavi gökyüzü
Deniz değil ki içimi rahatlatsın
İçilmiş bir çay bardağı içinde
Açılmış da kokup burnumu yakan tarçın
İlaç değil ki yaramı sağaltsın
Dağlardan yeller esiyorsa
Ve güneş erken doğuyorsa
Karanlık olduğunda hala yıldız varsa
Demek ki umut var hayatta
Demek ki umut var hayatta
Denize bıraktım kendimi
Bir yanı su alan tekne gibi
Üstüm başım köpük
Dalga dalga sallanmışım
Yosunlara saklıdır efkârım
Yarim
Kaç beşli geceler geçirdim altıya bağlanan
Ellerimde olmazdı kelepçe
Ayağımda olmazdı prangalar
Şimdi loş kaldırımdan geçip gideceğim
Ne uğruna savaştığım toprak
Ne çevremde insanlar
Kimse sormaz denizlere yaşını
Ayağına köpüğü değenler
Onca deniz gezmişler bilir ancak
Denizlerin içinde saklı yasını
Bir gemi kalkar
Sandal heyecanıyla limandan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!