Zehra
Canhıraş yangınlardan önce
Utanıp küçülen ellerim vardı, cılız
Cılız yani duymanın sağır kaldığı
Ben cambazıydım görmezden gelmenin
Mahalle bakkallarında, perde arkalarında
Şemlerini yakmış morg gibi bakma gözlerime
En beter kumların yol kestiği çöl gibi
İdamesiz bir vatan bil ruhumu ve sür
intihar damlarında serili dururken şiir
Kelime büyüttüğümüz ağaçlardan
Beni cilasız latalara sür
Allahım
günahımdı yaramdı da
lutfet kanadığı yerde verd bitsin
uğradığı metanette yâr,
‘kafamdaki kırıklara ölesiye uygunsun hadi sana merhaba ‘ (Payidar)
ey kârî
sana bu görkemli gökler altında
bu kuru, bu uzak yerden bir ılıklık yolluyorum
başımı hüzünle göğsüne koyup ağlamanın düşüyle
son şiir..
sohrab'ın yıkadıgıdır...
/
eşyanın hapsindeyim
rutubetli bir sanrı
Ve çıldıralım yarım gönüllü akılla
Kavuşalım gömlekte ünsiyet
İdrak edelim çırpınmanın mahiyetini
Bilelim gitmek yuvasındaki sıcaklığı
Açalım ellerimizi dokunursa telaş
Ve demeyelim ‘ napcaz napcaz‘
biz, sona yürümekle meşgulüz
kelime i tevhid tutup da elimizden
yola savurdugunda bizi..
Kırıldı halka, yayıldı sîretine ayna
Sızlıyordu zamanda mülâki ve lâhza
ahraz adlı bir dilber
avuntuyu çölden avlıyordu
palazlanan ağrı ağacında suskun bir inilti
kız çocuklarının uçuşan eslemleri
çünkü türkü senin parmaklarına verilmiş bir kısmet
oluk oluk deler gözlerindeki nehri




-
Ubeyd Niyazi Kılıç
Tüm YorumlarEy sesine kuşların tünediği
Elvedaya binecek son ürperti... Çok İyi Çok Çok İyiii