Kırmızı bültenle arıyorum benliğimi
Sabıkalıklardan geçiriyorum gözlerimi
Bazısı ikizim gibi,
bazısı yanımdan bile geçmemiş
Kimisi mutlu çıkmış,
kimisi hayattan bezmiş
Bağrım çağlar taşar Kızılırmak,
yanlarım kırık dökük çanak-çömlek
Kızlarım ana kucağı, açar yufka ekmek
Oğullarım baba ocağı, giyer keten gömlek
İki kafiyeyi bir araya getirmek şairlik oluyorsa
evet, şairlerin en alasıyım;
iki kafiyeden daha fazlası gerekiyorsa
demek hala şair olma yolundayım
Eller kane,
yürekler pare,
lütuf cane
Duyan hisseder mı anlaşılmaz
Anlaşılsa da sükut olmaz
Nagihan!
Ara sıra kestane sesine
özlem duyarım
Yanlış anlamadın,
sesine!
"Çatır,
çutur!"
Rakı, acı günde susuz içilir
Acısız aşk, yarasız piçtir
Kefenin en beyazı da kirlenir
Izdırabın iyisi, kötü günde seçilir
Ah yavrum
Bu gece rüzgarsın
Saçlarımdan başlamış
sakallarıma karışmışsın,
okşuyorsun
Ben ise hıçkırık deryasında
Semalarındayım,
kollarımı açmış kanat çırpıyorum
Rüzgarım
nankörlüğünü yitirdi de uçuyorum
Güneş gözüme çarpıyor,
Gönlümde adın kazılı,
tam ortasında "Seniha"
Bana benden başka
kim anlatacak seni, ha?!
Düzelmedi hiçbiri, ne de hiçbir şey!
Sakalımın kıvrımına takılı anılarım
Yerlerde kepaze gülüşüm
ve insanlara sövüşüm
Hey! Güven denilen şey!
Bir güvercindin, sen de kaçtın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!