Sanmıştım dinecek yalnızlığım,
Şemsiyemi kapattım.
Biraz biraz ıslandım.
Islanmayı bekliyormuşum meğer çiçekler gibi.
Önce gülücüklerim yeşerdi,
Sonra hafif sarmalandım,
Rüzgardan başka dolduran yok bomboş sokakları
Oradan oraya savurup duruyor sapsarı yaprakları.
Gitgide yalnız gecelere kapılmışız
O tatlı uykulara, rüyalara dalmışız.
Bir kadehe mahkum hayatlar,
Yatağımı boş bıraktın,
Yüreğimi boş bıraktın,
Gözlerimi boş bıraktın,
Bana gitmek nedir anlattın.
Çalmışlar!
Yakamozuma yat çekmişler,
Ufkuma kat çıkmışlar,
Sebzeme, meyveme tat vermişler,
Kızım olmadan ad vermişler.
Yanarken kor dudaklarında,
İçimden sen süzülüp aktın sana doğru.
Seni dudaklarından aldım,
Tüm gözeneklerimden sana verdim,
Kalp sızıntılarım, sensin derdim.
Islandı gözlerim,
Gökyüzüne bakınca.
Doluverdi gözlerim,
Bulutları görünce.
Buğu pencereler gibi gözkapaklarım,
Rüzgarın uyuşturdu beni.
Ne yana baktımsa aynı göz aynı ten aynı söz...
Kükreyesim geldi de çıkartamadım sesimi.
Beyaz tenli al yanaklı dilber aldın benden beni.
Solgun bir kasım sabahı,
Aşk...
Dilimde tümceler...
Her harf sen kokuyor,
Bir araya geldiklerinde sen oluyor,
Dilimde ıslanınca seni anlatıyorlar.
Bugün Güneş geç doğdu.
İmam mı geç kaldı,
Yoksa Dünya mı geç döndü?
Bugün gece geç oldu.
İmam mı geç yattı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!