Masamın üstündeki kalemi alınca elime
Bir sarhoş gibi sallanmaya başladı
Bir o yana gitti bir bu yana
Görmüyordu gözlerim ışık yoktu odada
Ne yakacak bir mum ne bakacak bir lamba
Kendi kendine yazdı işte bir şeyler
Derin bir nefes alsam şimdi,
Sokaktaki o yetim çocuk kıskansa,
Bu lanet şehrin pis kokusu dolsa ciğerlerime,
Sanki yarını yokmuş gibi çeksem içime,
Senin varlığından mahrum bu şehrin havasında!
Kalemi korkarak alıyorum artık elime
Kelimelere bakacak yüzüm kalmadı heyhat
Şiirlerin için girmeye, kitapları elime almaya
Mecalim kalmadı...
Amiyane işlere bulaştım şiir yazmak gibi
Ne bir haykırış,
Ne bir serzeniş...
Zincirlenmiş ruhumun sesi...
Bitap ve kırık.
Zuhur eder,
Sis ve karanlık...
Her şarkı şiirdi nazarımda,
Her nota ise sesin,
Her söz ise...
Seni ne kadar çok sevdiğim...
Bir müzik aleti kadar değil ama,
Dinlendirecek kadar huzurlu melodim,
Sessizliğin dem vurduğu şu saatte
Kendi kendime vurdum zincirleri
Gözlerim takılı kaldı karanlığın en derin yerine
Kolumdaki saatin sesini duyar oldum
Nefesimin sesi bile kesildi acıdan
Belki de öldüm kim bilir karanlıktan
Sevdin demek Radnaya,
Yazdığım onca şiire,
Söylediğim onca şarkıya...
Ahhh Radnaya ahhh
Ne oldu aşkla baktığın günler,
Ne oldu seviyorum dediğin günler,
Sen ki küçük kızım, sevgilim!
Sevilmeyi hiç tatmamış,
Sevilmeyi en hak edensin!
Karşısında şiirler okunacak,
Uğruna kitaplar, şiirler yazılacaksın.
Sen ki hiç sevilmemişsin!
Seni özlemek bir kelepçe gibi yüreğime,
Bir insan kapalı kaldığı parmaklıklara ne kadar sıkı tutunabilir?
Bir insan özgürlüğünü elinden alana ne kadar bağlı kalabilir?
Bir insan mevsimleri ne kadar hızlı geçirebilir?
Karların yağmasına çok az kaldı,
Sonbaharın son dökülen yaprakları,
Penceremden izliyorum sokak lambalarını,
Karanlığa kalmış kuşların onlarcasını,
Yıllarım gibi kayıp giden yıldızları
Sarsılan kör kütük sarhoşları
Anlamasam da çekirgelerin cızırtılarını
Ayrılmayı bekler gibi tartışan aşıkları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!