Aldı başını gitti özlem koydu yerine,
Oysa hep yanımdaydı ne kadarda yakındı.
Tesadüf dün rastladım gönlümün özeline,
Selamlaştı sadece dokunmaktan sakındı.
Araya okyanuslar dağlar koyacak kadar,
(Justina)
Sarıldı yalnızlığa uzandığı yatakta,
İçini üşütmüştü oda kara kış gibi.
Aklından çıkmayanı olmasaydı uzakta,
Yanında olmayınca her yaşanan "mış" gibi.
Geri döndü Justina.
Üzerinde beyaz tül kıyafeti inceden,
Gizemli edasıyla bakmadan arkasına,
Bir gece dönmez gibi süzüldü pencereden,
Gündüz siyah etekle geri döndü Justina.
Nedir suskunluğun söyle nedendir.
Ne çok sordu bunu; söyleyemedim.
Kimbilir üzülen belki gidendir,
Nedendir gidişim söyleyemedim.
Farkında değildi yanlış yaparken,
İnsan doğar ölümün kıskacıyla,
Kimdir diyen kazık çakmaya geldim.
Dünya kapısından bir göz ucuyla,
Öylesine bakıp çıkmaya geldim.
Süleyman'ın kalmadığı cihan da,
Gitmek için yola çıkmıştım oysa,
Biliyordum ne kadar beklemişti.
İnanmazdı olanları kim duysa,
Gidemedim, gittim çekip gitmişti.
Geç kalmıştım, gördüm yorgun bir halde,
Bitti dediğin dildedir,
Ne yürek ne serde değil.
Dönüp baktım ne haldedir,
Bıraktığım yerde değil.
Su misali sessiz akmış,
Sonrası kolay değil hergünü ayrı zorsa,
Mutluluk yasaklıymış gittiğinde anlarsın.
Alır götürür kimi, güzel olan ne varsa,
Varlığında saklıymış, gittiginde anlarsın.
Olacak oluyorken, sürüyorken bir hayat,
Ne oldu ne vardı bu kadar küstü,
Buz kesip titretti yağmurda kadın.
Neden sorun oldu bu akşam üstü,
Bildirmeden gitti yağmurda kadın.
Tanıdığım günden beri bu inat,
İlk kez karşılaştım böyle vedayla,
Yazık ki gerçekten etti yar bugün.
Vakti yokmuş koşar adım edayla,
Ardına bakmadan gitti yar bugün.
Yolum uzak vaktim de az dediydi,



-
Göknur Albasan
Tüm YorumlarŞiirleriniz çok güzeller. Kaleminize sağlık