Eskiler çoktan gitti.
Yeniden yeniye,
Sonuda tükettik sonunda…
Oysa;
Herşey nasıl da büsbütündü bir zamanlar
Yaşanmamış her mevsim gibiydi bahar
Kış…
Soğuk, sessiz ve sensiz
Ne istanbulun ışıkları
Ne martıların vapurlara takılışı,
Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim.
Görmediğim hüzünler sende saklıydı…
Lions ışıkları söndü!
Prematüre bebekler ağlamıyor artık.
Ana haber bültenleri, hava durumu,
İnternet mesajları, duvar yazıları,
Bir şehir efsanesi ardına bırakılmış…
Avuçlarıma mutlu sonlar getiren,
Üsküdarda Saat iki…
Denize yakın koyu bir mavilikten koptu gece.
Yapraklar düşüyordu yollara sakince.
Sen yoktun…
Bu beton yığınları üşümüyor ki hiç
Son günler bunlar,
Umudum içimde yaşattığım özgürlüğüm.
Güneş doğmasa da, ufkum aydınlık,
Olsun ben hala özgürüm…
…
Sesinden tanırım umudu,
Yıllar…
Aynalarda bıraktığım nice yüzleşmelerim
Ve sonu gelmeyen arzular…
Albümlerde kalmış eskimiş zamanlar.
Kimbilir kaç esrarı tükettim siyah beyaz mektuplarda…
Yaşım büyüse de büyümedi şu içimdeki çocuk.
Ve iftar saatleri,
Şehir oldukça sessiz…
Yol boyu uzayan derin boşluklar görüyorum.
Etrafta hareketsiz duran araçlar gibi;
Boş bilboardları süslüyor şimdi yalnızlığım.
Ve Sonbahar…
Bir zaman geçmiş hayatımdan.
Kandiller sönmüş!
Zaten yaşanmıyor anılar…
Zaman-ı hüzün ki; Ansızın bir dokunuş!
Albümlerde tarih olmuş eskimiş fotoğraflar.
Sen yoksun…
Yokluğunda yok artık
Günbatımındaki sahipsiz telaşlarım
Militan hüzünler ve umarsız anlarım
Ben birtek seni bilir seni anlarım
Yüreğim seni özleyişlerimle alımlı
Gittin…
Anılar küsmüş hayaller buruk…
Sende yeni şarkılar bende hüzün akşamları
Ardından bir kalp kırık…
Ne öncesi ne de sonrası var bu sevginin.
Dün kendi kaybolmuşluğunda kaldı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!