Emrah Cengiz Şiirleri - Şair Emrah Cengiz

Emrah Cengiz

Mestti halvet gittik, feyzdi feza geldik,  ahraz hatip bitik, çehre batıma derslik, uçuşan söylentilere baykuş malik, çarkın mecaline derinden atik, uçurtma kanadından delik, gökyüzü tanrısına devrik, azami hızında lügat tetik, asgari faydada parmak kesik, durum amaya netlik, açısal hataya dayanamadı kopan iplik, kirpiğin üstünde kelebekler panik, kefeye ayrılan hesap didaktik, çölde gölge müşgüle eksiklik, gözden düşen ahuzar yamaçta dimdik, doğru bizdik, en vahimi biz olamadığımızda bittik.

Devamını Oku
Emrah Cengiz

Asiyle kaçak ipte karşılaşmış, düzensizlikten sonra manidar tablo, hilebaza türe aklandıktan sonra açıklanmış, ne hoş ayrıntı, çiz bu saltanatı kalemkârî, deneme yapılıyor küstahça, duy kâtib, işle boşluğa çarpan sesi , belge olur darlıkta,sabırda sızmış ne olsa, müşgül gibi duysan ne ala, vacip mi yabancıya güzel duyan, güzel söylenen sende, güzeli kötü söyleyen çıkmazda,üçüncü sınıf bir koğuşta, ranza demirine kazılı adın ,yazan uzak, yazdıran boşluğa ranza arkadaşı, biter mi zahmete çapa, niye olmasın, dönüşte dağın karlı başı, geldi turnan memleket, selam verimsiz toprak, selam konuksuz çatı.

Devamını Oku
Emrah Cengiz

Merhaba dünyanın merkezi, suratına bir su çalınacak ilk ihmalinde, ters intikalde akacak şarap, temizlen düşerken, bakış açına göre düzde kalsın şehvetin, bir durağan ol, bir devingen.

Damarların bir şişenin camı olsun, kanın şişede durmadan zerk olsun zevk çekene, ıspatı olsun gözlerinden akan mürekkebin ve mavisi kapansın atmosferin , elensin beş parmağında beş sene, orman olsun ismi bozkır olan, yumruğun toprağa denk geldiğinde, bir kök sal, bir yok say.

Başucun kapatmasın hazineyi, biriksin sihri omuz haznende, kana kana içen müşgül şad olsun, bir var ol, bir yok ol.

Devamını Oku
Emrah Cengiz

Baktığı yıldızda parlarım cananın, sönen bir yıldıza  koşarım, şevk ile paralarım alemi, çökmesin gam sisi, dil biraz alengirli, yansıtmıyor aynasında derdi, ama yansıttığı müşkülün içi, bir gülse yeter, elem keser, bir ah dese put keser hasmım, bir geçse yorgunun yolundan, derviş olurum izine, küçüklüğüm akar şimdime, yeşil bir orman dizilir çepeçevremde, bilsin merkezim, hissetsin mühürlü resmi, iniyorum artık, ufku yetti, dengemi sarsma tanrım, şu an huzurdayım.

Devamını Oku
Emrah Cengiz

Öyle vakur bir tutuma,  böyle silik bir veda, büsbütün hayret, susturulan deli yol almış, yıkılmış anıtlar tapınağında gam söyle, sarı çizim zülüften sır taşmış, aş nefesti oysa, dem üfle, bir düş var vahim, iki adımlık yola niyetsiz adımlar kadim, dağı bir bulut sarmış, dağ biçare, yüksekliğin de bir bedeli var, kahreyle, yeli yel değil, yeri hoş değil, sımsıkı kapatılmış kapılara lütfeyle, önsöz bin yıl önce, göz bitap heceye, ayraç kitap sonunda hak sahafa, zihni bileyle, salınırken karşıdan kur yaptı hoyrat, gözleri konuşmayı nereden öğrendiyse, o dile yabancı heyhat, dilsize meyleyle.

Devamını Oku
Emrah Cengiz

İkna sanırsın tavrımı gözlerimin karşısında kalırsan, lakin kimyası bozuk iknamın kabiliyetinin, sırra kadem basandadır sırrım, yüzünü öyle anlattım ki bi o bilir nuru, anladım ki uzak bi köydedir şuuru, şehri öyle özledi ki saftır bu tutumu, öyle yalnız ki için dünya, kalabalık tutar her bir okyanusu, biçim senin eksik maharetin kabul gör,  ay tam dolunayda  gölgedeki sızım, ve  ben okyanusa uzağım, bitme gece, senin neren meyus ışıklar içinde. 

Devamını Oku
Emrah Cengiz

Kaç dalga bertaraf edilmiş okyanusta, hisli bir gözyaşı süzülmüşmüdür yanaktan, kavuşmuşmudur labirentli yollardan masumluğu kanıtlanmış bir el, bu nasıl son yolculuk olacak, deniz dingin değil henüz, boğulur üçüncü tekil şahıs, bilmez bu suları, bilmez ulaşılması gereken rotayı, kozmik çarelere kaldı yurtsuzun mutsuzluğu, okültik haz peşinde uzak diyar sultanı, yoruldun seni anlıyorum, yavaşça bırak kendini toprağa, zihnin kapanıyor, otursun gözlerine kelebekler, sen uykuya sarıl, bende sana...

Devamını Oku
Emrah Cengiz

Sen acımda keyiflenen gökyüzü, berd inecek , iade-i itibar et semamı, semam benim tek evladımdır, bende evlat olacak kadar devasız,
Sen beyaza sığınan gökyüzü, toprak senin esirin oldu; yok etmekte toprağın esiri, bende bu döngünün zorunlu sefiri.
Sen; sana kara diyene beyaz ufuklar açan deveran, gözlerimin ışığı kadar aydınlığın, seni gözlerimde kapatacağım, çökecek üzerime hayalin bir deprem gibi, hırslanacak vaktim bile olmadan, o engameyle yok olacağım.

Devamını Oku