Milenyumun başları, sobanın üstüne koyulan mandalina kabuğu yandımı hoş kokular tüterdi, bir şeyin yanması her zaman berbat bir durum değildi, ellerini tutabilirim o halde, ve bir yol başlar apansız, yürürüm, yakacağım amansız soluğundur, kuşluk zamanı ordayım, saçının bitip alnının başladığı yerde, memleketimde.
Çark eder aklımın rehberi yeni hututlar çizerim, gökyüzünde bir teleskopik merceğim, yeryüzünde kayan antipatik tipleri gözlemlerim, akıl içinde bir sulh, dem içinde bir cevap.
Sıcak buralar, güneşe daha yakın olunca us eriyor, ritimli bir gece yok, hep tokum yalana, akamın yanında yok akaba.
Bu nasıl çıray, belkide dolunay, dönüyor muyum bal petekli kozamdan, yerim hem dar hem yanlış, ya uçmalıyım ya derim kalsın cansız.
İki haber uçtu likya yolundan, biri yeşerdi ede olduk, biri kuyruklu yıldız oldu, takıldık gittik.
Sırtında gezinirdi denizin, fikri düşe yanaşsa zül olurdu, ustadır gayesi arsız keyfin, sarmalamış etrafını birkaç aciz kul, suç acıyı ilgilendirir mi muhtaçken kahpeye, senin üzerinde dururken düzgülü alem, oysaki bu yol izin gerçeği, sırasında devam eden yüksek bitişi, değiştirmez geçmişin izni.
Git gör büyü, yarı yaşında zaman duracak, ahmak diyecekler, caymak diyecekler nefesten, elin dilinden önce laflasın sen sus, bakir dehen ebediyeti yaşasın, modernize edilmiş zihnin üne kavuşacaktır, sen yarı yolunda vazgeç ardından, sapsız çektiğin bıçağı sapla seni ulaştıran kuşun kanadına, elinde kan ama aklan ve yurduna var, abis gülüşün olacak ötesi pestenkerani, bu ne umulmadık tufan, bu ne derine inemediğimiz zevahir, ahir dilindedir, ensende ahir.
Kara izan yolu kaplıyor, bazen izahı olmuyor terse gidişin, nasıl yük kaldırıyorsa bir kök, öylede alıyor toprağa düşeni, yanı başında medet kalfaya maarif , satırların zanlısı kaçıyor, koşuyor edabiyatımın avlusunda, kaça patlıyor düşe kalka tezat, yırtık maviye yama düşüyor, güzel gülüyor
Bahar olana kadar yalan olma
Gerçekse yüzün uyanırım hüzünden
Sazıma sözün takıldı iki heceden
Zorlama bir muhabbetin koyusunda
Doyduk ışığına kifayetsiz aydınlığımızda.
Omzunun çukuruna işlenmişti nokta gibi bir ben,en çok oraya yakışırdı, satırların sonuna değil.
Son kez, iki kere, dört harf, bir duvara kafamı yasladığımda soğurdu bedenle beton, hem pirdir hem şirktir yanıt, ata olan yarım kelama sığıyor, sus haldir, pus vacip, niyetle nizam eden dosttur, sakiyle imamı doyuran dosttur, bin kerem fukaram, gönle izdir, gönül varsıl, bana söz et sırtlanlar nasıl gülüşür, bana söz ver muhtaç kalırken sese, bana yol sor dönüşünü anlatayım tez elden, bedenin bir ehemmiyeti var mı, su olayım kanlı canlıyken, yankılanıyor dört duvar bir öksürük, heceleniyor mecbur göze teslimken satır, kargalar konuyor mu baş ucuna, canın acıdı adam, vay anam, gözyaşında dedem atam, tıkanmış bir süzgeçtir kafam, gecenin cenderesinden kaçtı ilham, sırrımdı umut, düştü siyah kandan bir tutam, tutam kaçmasın boşluğa tatlı rüyam.
Uçar oğlu müşkül, rüzgar oğlu seyyah, sadelik taksim soyunda, uğrak önü mekanda, mekan karşıt yıkımda, ses yok sonunda, bi_vukuf anda bir ulak, yenilensin a'mar, sayılansın enfas ve keyifdesin kavim, nice niyaz gömülü, bilmezsin afer, hissetmezsin sızan suyundan, geç kalma yolundan, ulaş nihayete azırdan.
Kafam iyiyi arıyorsa şeb çoktan gelmiş demektir. İşim; bütün iyi niyetlerin toplandığı bir vicdanın ortasında kötü niyetleri ayıklamak, niyetim olabildiğince acıyı bulmak , zira gerçeğe ulaşabilecek başka bir sistem geliştiremedim avuçlarımda .
Manzara değilki ayazda dolunay,oysa donmuş elim yanağında açılırdı, yük gelir kalbe bavula girmiş sessizliğin, sonrasında çıkamıyorum nefesinin geçmediği hiçbir kapıdan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!