Tanrım... nasıl bir yağmur sesi dışarıda
Aldı götürdü beni yıllar... öncesine
bir yirmi üç şubat gecesine
O zamanlar aşkın ilk haliyle tanıştım
Fakat tanıştığımın farkında bile değildim
Bir çölün ortasındayım
Kızgın kumlar yalnız ayaklarımı değil
Ciğerlerimi de yakıyor
Çatlayan dudaklarıma
Güneşin kızgın oları batıyor.
Sen gideli uzun.. yıllar oldu
Hüznün duvarları, Çin seddi gibi uzandı
Sanki sen varmışsın gibi sesin hep.. çınladı
Bu gidiş zorunlu bir vedaydı
Gidişinle herşey tüm dengeler değişti
Şimdi gittin ya
Ne derin.. acılarla bıraktın beni bilir misin
Ne derin umutsuzluklarla
Gitme be kadın gitme
Bilmezler onlar senin kıymetini
Bu defa ipin ucunu bıraktım
Evet.. istediğin oldu sonunda
Savaşmaktan yoruldum mu ne
Sessizce bakakaldım ardından
Artık kelimelerde bir anlam ifade etmiyordu
Esir oldum bir zalimin elinde
Görmedi hiç beni sevdiğimi bilip de
Bir gün pişman olup geri dönse bile
Ömür...... geçti
Ne zaman iki kelime etmeye kalksam
Issız bir sokakta yürüyorum
Sokağın tavanı kadar acılarım
Ay ışığı vururken sokağa
Kimse görmesin diye,
Islak kirpiklerimin,
Gölgesine saklanıyordu acılarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!