Ben senin boşluğunu kapatamadım
O boşluk ...hep orda , kırıla döküle,
Hiç canım yanmadı mı benim?
Hiç canım yanmadı mı ?
Sadece senin mi canın candı.
İnsan içine neler gömüyor,
Susup ta, anlatamadıkları ,
Ne sessiz , çığlıklar atıyor aslında,
Ne sevdiklerimi ölmeden,
Kalbimdeki mezarlığa gömdüm ben.
İki yabancıydık,
Bu solgun kaldırım taşlarında yürüyen.
Belkide.. yan yana geçip giden herhangi biri,
Her hangi biriydim artık senin için.
Sahi... iki yabancı mı olduk?
Söylesene ne zaman gittin benden ?
Bu defa ipin ucunu bıraktım
Evet.. istediğin oldu sonunda
Savaşmaktan yoruldum mu ne
Sessizce bakakaldım ardından
Artık kelimelerde bir anlam ifade etmiyordu
Güneş daha doğmadan,
Göğe çiğ düşmeden,
O çoktan tarladadır.
Ağzında acı tütün,
Dudaklarında yanık bir iz,
Ben,bir şehrin unutulmuş kaldırım taşıyım.
Ne adım var ne adresim,
Ama her gün yüzlerce adım geçer üzerimden.
Üzerimden kimler geçti,kimler ezdi.
Ayak izlerim kadar hikayem var benim.
Üzerimden geçen her adım,
Şimdi uzaktasın dokunamam ki sana
Okşayamam saçını öpemem tenini
Bilirdim giderken ayrılığın beni kahredeceğini
Ordaki bir kalp atışı burdaki bir ömre bedel.
İnsan.. bir rahmetle açılan kapıdan,dünyaya gelir.
yüzüne hangi kapıların, açılıp kapanacağını bilmeden,
Anne kucağında,evinin kapısından içeri girer.
Ana kucağında açılan sevgi kapısı,
Doğuştan kayıptı Rıza
Babasını zehirleyip öldürdüler.
Daha on yaşında kaldı yetim
bir anası bir bacısı yaşayıp giderken,
Deli Şerife'nin kızını aldılar Rızaya
Kadın keman gibidir
Çalmasını bilmek gerekir
Ruhunun tellerine dokunamazsan,
Acı..acı inler durur.
Kadının saçlarının tellerine dokunmak




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!