...
Öyle çok sevdiğim varki;
Çocukların gözlerini sevdim.
İçinde huzuru, mutluluğu yaşattığı için...
Dinmeyecek sanılan fırtınaları sevdim...
Yaşamın her döneminde savaşmam gerektiğini öğrettiği için...
...
Gönül ağrısımı, sırt ağrısımı bilmiyorum.
Pes ediyorum ve dünyaya sırt dönüyorum.
"Bir yanım ümit diyor, bir yanım vazgeç diyor."
Aslında bir girdap içinde çırpınıyorum.
Çırpındıkça nefes nefese kalıyorum.
...
Iyi degilim biliyorum ve diyorum.
Sadece kafam cam kırıkları ile dolu degil,
Sırtıma koca bir hançerde saplı gibi bir acı hissediyorum.
Ve kimseden bir şey beklemiyorum.
Tutunma telâşımda yok artık...!
Bir acı hissettim.
Daha önceden hiç tanımadığım bir acı ve mutsuzluk bütün gövdeme yayıldı.
Ruhum gizli bir orkestra; içimde hangi enstrümanların, hangi keman tellerinin, arpların davulların ve tamburların çaldığını bilmiyorum.
Sadece oluşan acıyı duyuyorum. .....
bu kadar dayanıklı bedene sahip kılarken kendimi, üzerinden dalga aşan kayalar gibi büyükte olsa, hiç bir acı işlemez derdim ruhuma.
Ama sen orda acı çekerken, benim ruhum nasıl iyi olabilir...
...
Senin kentinden bir gün uzak kalmak bile bu kadar zor iken, senden ayrı kalmak nasıl viran eder beni dedim...
Düşündüm, düşündüm...!
Bu nasıl bir özlem, nasıl bir hasretlik...
Ah Kadın...!
Bin beş yüz kilometre yol ve bana eşlik eden kalbin ile kokun tek tesellim oldu.
Sen gerçekten hayatımı değerli kılabilirsin.
Bir insanın hayatında nedene ihtiyacı vardır yoksa yaşamın ne anlamı var..
Sokaklardan daha fazlası lazım.
Hayatım boyunca oradan oraya kaçıp duran biri olmak istemiyorum.
Bir şey olmak istiyorum.
Herhangi bir şey...!
...
Tüm duygularımı yüzüme yansıtırım.
Tabi gözüme de…
Farkına varmadan gülerken gözlerimi kısarım.
Ve bunu en iyi annem fark ederdi.
Belki de gülüşümle şekillenen yüzümde,
...
Ay yüzlüm...!
Ay gidiyor.
Günlerim yanıyor.
Gül yüzün dönmüyor.
Günemi küskünsün,
.
Geliyor o ayrılık günü…
Sen bilmesen de,
kimse fark etmese de,
yaklaşıyor usulca.
Ayak sesleri sessiz, ama ben duyuyorum.
...
Yine gidiyorsun hissi uyandı ve Ankaranın havası gibi kasvete büründüm.
Sanırım bu uzak kalış, ayrılık korkularımı yeniden ortaya çıkardı.
Ben öyle bir haldeyimki,
“kimsenin konuşmadığı bir dil gibiyim, kimsenin inanmadığı bir deli, yazarının bile okumadığı bir kitap,
hiç çalmayacak bir şarkı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!