Nasil bi siir sever din
bilmem.
Ekmegemi surer, bahceyemi eker,
yakanami takar, ne yapar din,
bilmem.
Belki de cigarani yakar,
bahceyi beller, yakani silker,
..
* 0001-Happy Valentinsdag The Muse-001 -Norveçce
Vet du...
The Muse...
Jeg, din.....
I likhet med silke, ditt hår...
..
Hangi din ki öldürmeyi meşru kılar
Öldüren iki alemi birden yıkar
Musa yı bilen nasıl masum yakar
Yok öyle bir din hiç gelmedi
Modern silahlar sapan atana kurşun atar
Kimyasını bozdular nimetin sehir satar
..
En acı gün hakkıdır dünyaya çağrı sanki. O çağrıyı duyacak ‘Dünya’ ile ve öncelikle insanlık adına; “insanlığı konuşma programı anlaşması”nı sunma, onaylatma, uygulatma ile “pazar alanı” başarmalıyız. Ancak;
--Bizim bir “Terörle mücadele merkezi” ve kurumlarımız var mı? Hükümet gerçekten terör mü besliyor? Ödevimizi çalışıyoruz diyor da hep, elbette bu yüzden sorulur böyle... Hem, Millet ve Ordu niye veya neye eğitiyoruz onları? Onlar meclisteler, ama Türkiye’ye hizmet hariç, yapılmasını isteyen her ülkeyi memnun ediyorlar.....
--Bölge halkı Türkçe konuşmak istemiyor demek ne demek? Türkiye`de yaşayacaklar diye mi bu çare sunulurmuş? Türkiye`de bir vatandaşın kendi kendini koruyabilmesi bir kutsallıktır vatan bütünlüğünde! Dili ötekileşmek, sıkmabaş gezinmek ya da peçede dolaştırmak, ayağı topal, kolu bağlı, gözü şaşı, beli kambur etmektir bu! Can sağlığına saldırıdır yani! Din dilimizin Türkçe olmasına seviniriz, her din mensuplarının din dillerinin lisanlarıyla aynı olduğu gibi. Ancak, okulda, memuriyette, sokaklarda vs.dincilik gösterisi bir şekilciliğe şer deriz biz. Ama her din mensuplarının ibadethanelerde, evlerde hürce ve öğrenmeye olanaklarıyla, kamu alanı ve okulda ‘kural ve yasalara uyum’ ile elbette, insanlıklarını insanca yaşayarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak veya Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyor olmak yeterince kültür güzelliğidir.... Veya;
:::::Kimileri adına, belki mücadele etmeye modern olmanın anlamına yetişemiyorlar demeyeceğim, çünkü bu laf curcunacıları zaten neye, niye, ne dediklerini hem bilmiyor, hem duymuyor kendi söylediklerini. Türkiye’de örneğin, bunu bilen hep bir Türk olacak ve mücadele edemeyenlerin uğruna da mücadele edeceğim diyecekler. Bu bizim kültür anlayışımızdan biridir sadece. Onları rahatsız etmeye hak sırtlanan sırtlanlar bu Türklüğü bulacak karşısında ve çünkü, işte bu “Birlik” Türkiye`mdir bir uçtan öbür ucuna!
..
Din asıl, dünya ve siyaset fer’idir. Dünya ve siyaset dinin inkişâfına alet olabilir. Fakat din, dünya menfaat ve siyasetine âlet olamaz. Âlet edenlere lanet vardır.-Süleyman Hilmi Tunahan.
Ey Yüce Allah'ın güzel kulları,
Dini siyasete alet etmeyin.
Allah ile ayırmayın yolları,
Dini siyasete alet etmeyin.
..
Din her zaman vardır,
Dinsiz toplum olmaz.
Dinsiz hayat zordur,
Dinsiz toplum olmaz.
Din Ademle başlar,
Kötülüğü dışlar.
..
YAHUDİLİK, SİYONİZM VE İSLAM
‘EY İsrail oğulları size ihsan ettiğim nimetimi hatırlayın ve bana verdiğiniz sözde durun ki ben de size verdiğim sözü tutayım. Ve benden sadece benden korkun.’ (Bakara 40)
Önce onlara verdiği nimeti hatırlatıyor. Allah. Bu nimet neydi. Bu nimet onları kölelikten ve Firavun ’un zulmünden kurtarması, Nil’in yarılarak karşıya geçmeleri, aynı düşmanları olan ve onları yollarından çevirmeyerek amacıyla veya öldürmek niyetiyle gelen Firavun ve askerlerinin aynı Nil nehrinde boğulması, çölde gökten helva bıldırcın eti indirilmesi, cahil ve sapık bir kavim iken kendilerine yol gösterici Musa peygamberin ve kutsal kitap Tevrat’ın gönderilmesi, onlara Kudüs ve çevresinin va’d edilmesi, çölde Musa as a isyan ettiklerinde Allah’ın onların başları üstüne dağları kaldırması ve pişman olup tövbe edince bu belayı onlardan gidermesi, sapıttıkları her merhalede onlara peygamberler gönderilecek doğru yola çağırılmaları. Bütün bunlar bu millete verilen nimetlerdir.
Allah’ın İsrail oğullarına verdiği ve onlardan aldığı söz neydi. Sonraki ayet bunu açıklıyor. Allah’ın onlardan İslam’a girmelerini istediğini anlıyoruz.
‘Yanınızda bulunan (Tevrat) ’ı doğrulayıcı olarak indirdiğim Kur’an’a iman edin, onu inkar edenlerin ilki olmayın! Benim ayetlerimi birkaç kuruşa değişmeyin ve benden, ama sadece benden sakının.’
Bu sözün Tevrat ve İncil’de peygamber olarak gönderileceği bildirilen Hz Muhammed Mustafa (SAV) ve Kur’an’dı. Onlardan bu peygambere uymaları ve kitaba inanmaları isteniyor, bu peygamberin ve ona gelen kitabın Tevrat ve İncili tasdik edici olduğuna dair bilgi verilerek işaret ediliyordu. Bu açık bir işaret ve delildi. Ve ona iman edecekleri sözü onlardan alınmıştı.
..
Yassıbag village - Filipince
Village ni Gulnar ay yassıbag.
Nakatayo sa harap ng, Napakalaki mountain karapatan.
Hindi missing.The kusina din, mantikilya Ang.
Ikaw ang aking village yassıbag.
..
Din alemşumül olup Hak emridir,
Dini çıkar için kullanmak günah.
Dini bireysel kılanlar cimridir,
Dini çıkar için kullanmak günah.
Kuran daima benim yanımdadır,
Onun etkisi benim canımdadır.
..
SÖMÜRÜ DÜZENİ VE GERÇEKLER
Din adına dünyayı yiyenler. Kimler mi bunlar? Başlangıçta iyi niyetle yola çıkmış birçok kişi. Çoğu başlangıçta bu günkü duruma geleceğini düşünmemiştir belki de. Din sömürücüleri bunlara diyorlar işte. Bence her şeyin sömürüsü var. Birileri bir ideolojiyi, birileri mukaddes değerleri bir başkası da insanların özlemlerini sömürüyor. İşte bunlardan en kötüsü ise din sömürüsü dediğimiz mukaddes değerlerin sömürüsüdür. Yazımızın konusu bu olsa da biz konuyu genelleştirerek işleyeceğiz.
İnsanoğlu bazı değerleri kendine ait kılarak o değerler peşinde bir dünya kuruyor böylece hayatlarını anlamlandırıyorlar. Ama bazı kurnazlar - ya da bunlara şanslılar mı desek- bu duyguları kendi emelleri için kullanarak servet yığma şan şöhret edinme yoluna girmişler, kısaca dersek bu masum duyguları ranta çevirmişlerdir.
Öncelikle konuyu din dışı alanda olanlara bir göz gezdirelim: Bu sömürü olayı şöhretler alanında görülmekte özellikle. Sanatçılar futbolcular bu alanın rekortmenleri. Yenidünyanın totemleri olan bu insanlar sıradan insan olduklarını unutup bir yalanın peşine düşüyor, bu yalanı kendi uydurduğu için önce kendisi inanıyor sonra başkalarına inandırıyorlar. Tabii bu işte medyanın payını da unutmamak gerek. Bu mitleri onlar besliyor onlar yaratıyor ve onların üzerinden getirim sağlıyorlar. İç içe getirim dünyası. Ve bu getirim dönüp dolaşıyor bir yaşam tarzına ulaşıyor. Karşılıklı aldanma ve aldatmalarla sürüp gidiyor bu dünya. Sanatçılar bizi eğlendiriyor biz onları ödüllendiriyoruz. Şöhret ve onun gerek moral gerek maddi getirisi bu sömürünün merkezi.
Gelelim din sömürüsüne ve bu sömürünün gitgide yaygınlaştığı dünyamıza. O kadar ki adım başında rastladığımız bu tipler gitgide artarak sıradanlaşacak, gerçek inanç erleriyle bu tipler karışacak git gide birbirinden ayrılamayacak h hale gelecektir. İçlerinde siyasi parti liderlerinin de olduğu bu tipler irili ufaklı olarak aramıza karışmışlardır. Bize düşen onları tanımak ve ayıklamaktır. Adam başlangıçta güzel söylemlerle -belki de iyi niyetle- girişmekte ama zaman içinde şekil değiştirmektedir.
Benim çok yakından tanıdığım bir kişi dindar kimliğiyle yıllar önce bir vakfa üye sonra başkan olmuştu. Aradan az bir zaman geçti bu kişi bir cami derneğine başkan oldu. İki kuruluşun başkanı kendisi olduğu için caminin mülkiyetini vakfa devretmesi zor olmamıştı. Yıllar geçti bu vakıf bir TV kurdu. Bu TV caminin müştemilatındaydı. Dernek ve vakıfların TV kurmaları yasaklanınca adan TV evine taşıdı. tuttu bu TV yi ranta çevirdi bir dönem sağcı partilerden yardım alamadığı için sol partiye angaje oldu ve beldenin aynı sol parti tarafından kazanılmasını sağladı. Caminin alt katlarını yüksek ücretle kiraya verdi. Vakfın yönetim kurulunu değişti. Vakfı aile şirketi haline getirdi. Kısa bir zaman önce öldü. Şimdilerde caminin istimlaki söz konusu. Arkada bir alanı belediye istimlak etti ve camiye tahsis etti. Eski cami yer ve binasına milyon istimlak bedeli verdi ama vakıf kabul etmedi 11 milyon istiyor. Yeni camiyi kurulan dernek yapacak. Rahmetlinin çocukları davayı sürdürüyor.
..
A.Mustafa Kulaber
Laiklik Latin kökenli bir sözcüktür. Siyasal bir kuruluş olan devleti, dinin dışında tutmak suretiyle korumak, kişilerin inanç ve tapınma özgürlüğünü güven altına almaktır. Devlet yönetimini dinsel kuralların dışında tutarak yürütme işidir. Bu ilkede aklın gereklerini ön planda tutmaktır.
Laiklik kültür seviyesi az gelişmiş toplumlarda çok geçerli bir ilkedir. Dinin devlet işlerine, devletin de din işlerine karışmamasıdır Ancak devlet mensup olunan dinin kurallarının yerine getirilmesinde anayasa ve yasaların amir olduğu çerçevede gerekli birimler oluşturarak halka hizmet eder. Böylece devletin görevi dini siyasete karıştırmadan inancın saygınlığını güvence altına almaktan başka bir şey değildir. Ülkemiz toplumunun yüzde 99'u İslam'dır. Başka dinlerde var olduğu gibi mezhepler, hatta tarikatlar da mevcuttur. Bu inanç ve düşünceleri birleştirmek mümkün olmadığı gibi, mezhepleri de birleştiremezsiniz. Müdahale ettiğinizde insanları da yatıştıramazsınız. Kargaşanın kapısını açarsınız. Din ve vicdan özgürlüğünü laiklik sayesinde koruyabilirsiniz. Bundan dolayıdır ki Türk milleti milli ve dini günlerde birlik ve beraberlik içinde güçlülüğünü korumaktadır İsteyen, istediği dini, istediği mezhebi, istediği düşünceyi seçebilir. Çünkü kişinin düşüncesini söküp atamayız da ondan. Ancak bu kurumları siyasete alet edersek yasaları çiğner, toplumu hoşnut edemeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesinde yani temel omurgasında varolan çizginin dışına kimselerin çıkma hakkı tanınmamıştır. Değişmez bir çerçeve konmuştur. Bu çerçeve ülkenin ve milletin devamlılığı ve bölünmezliği vazgeçilmez ilkesidir. Bu da. Anayasamızın ikinci maddesinde yer almıştır. Aksi halde bu huzuru, birlik ve beraberliği bulamayız. Bu milletin inancı vardır. İstediği gibi ibadetini yapar. İslamın şartlarını yerine getirmede hiçbir engel yoktur.
Atatürk: 'Kişi her istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine göre bir siyasi fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin şartlarını yerine getirmek veya getirmemek hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hâkim olunamaz. Vicdan hürriyetinin kişinin doğal hakkı' diyerek laiklik ilkesinin getirdiği din ve vicdan özgürlüğünün ne kadar önem taşıdığını göstermektedir.
Dini ve vicdanı güvenceye alan laikliktir. Devlet siyasi bir örgüttür. Din Allah ile kul arasında bulunan bir vicdan işidir. Toplum bireyleri dini inançlarını düşündüğü gibi yaşar. Bugün ülkemizde namaz kılma, oruç tutma, camiye, cemevine git veya gitme diyen ne bir yasa ne de uygulama vardır. Anayasamızda, 'herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir' der.
Yeter ki ibadetini yap, istediğin dini kabul et, ama haram yeme, adam öldürme, rüşvet yeme, yalan söyleme, kimseyi kandırma, herkese saygı ve sevgi göster, ülkene, milletine ve insanlığa hizmet et İşte Allah'ın istedikleri bunlardır.
..
VEFASIZMIŞ MEYER SEVGİN
******************
Elimi tutuğun gün salmazdın
Aşkım derdin hiç usanmazdın
Sarılır öper koklar doymazdın
Benden ayrı sen duramazdın
***********************
..
Yobazlık cahilde din iman iken
Cahil için kavga, etmeğe değmez
Ona akıl veren biri var iken
Pir’ine baş eğer Allah’a eğmez
..
F - Fazıl Hüsnü Dağlarca -Sweden
Vet ni...
Kära min herre....
din dikter, att jag växa,...
..
BARIŞ YAZARLAR
Kin tarihli kirli cüce milletler,
Din,dil,vatan vuran savaş yazarlar.
Kini silmiş kirsiz yüce milletler,
Din,dil,vatan kuran barış yazarlar.
..
Biz Kimiz
Aklı baliğ olan çoklarının kendine sorduğu ilk soru “Ben Kimim? ”
Yunus “Bir ben var benden içeri” derken ruhunu mu kast ediyor?
Hayır!
Ruh insanın yazılımı, beden ise donanımı. Ruh bedenin maddi algılarını kullanarak Dünya boyutuna has bir canlılık gösteriyor. Bu canlılığa “ben” diyelim. “Ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm.” Yunus, “Bir ben var benden içeri” derken hangi bene işaret ediyor? Yunus’un ilk bahsettiği “ben” ete kemiğe bürünen ruhunun hayat hali. Diğer ben ise (içerdeki ben) ruhun ve bedenin algılarının kullanılması ile üretilen yaşamsal veriler. Buna da “zat” diyelim. İşte o asıl ben(Zatı) ile insan her boyutta çoğalabilir. Zatın bir madde olmadığına dikkat çekmek isterim. Zat yaşamsal verilerin tamamı. Yani ruh ve beden ile oluşan canlının ürettiği her türlü data o kişinin zatıdır. İnsanın zatı güzel ise Cennet halinde, kötü ise Cehennemi bir halde olacağı açık.
..
Oyunlar muhteşem, tezgahlar güzel,
Sana başkasını gönderir mi el,
Bunlar yağmur değil, çamur yüklü sel,
Diye diye dilimizde tüy bitti,
Vatan gitti, millet yitti, din bitti.
..
Din ile ruh korunur, Hakk’a inanç gelişir,
Rab’bimize varılır, kötülük engellenir…
Din ile beden temiz, kalp bir denge edinir,
Nefis emrine girer, terbiye edinilir…
(1995)
..
Sizinkisi din değil, olsa olsa bir yoldur,
Hakikati gizleyen, batıl yolda bir koldur…
Çünkü din Rab’den gelir, Rab’bimden indirilir,
Hakikati emreder, kötülük reddedilir…
(1994)
..
Bütün sır merhamette Rab iyilik emreder,
Vicdan rahatlığını, din ile garantiler…
Din ki ibadet demek, ibadetse iyilik,
İyilik Rabbe varır, yolu güvenirlilik…
(2012)
..