Tusanak mı, Tutar mı?
Al göğsündeki aşk mı yoksa hâlâ Çolpan mı?
Yüreğini bir daha yokla
Çolpancı mı yoksa Tulpar mı?
Acının en yakın dostu yalnızlıktır aslında
Aşk
insana kendini unutturmaz
Varlığın derinleşmesi
Karşılıklı duyguların güzelliğe evrilmesidir aşk...
Zaman; farkımız
vuslat; türkümüz...
Fıtratım yalnızlığı kabul etmiyor
İki yanı keskin iki ayrı zaman
Suskunluktan iç içe geçtiğim günlerde
iki yanı körelmiş bir hançere dönüşüyorum
Yarenim bir sarımlık naneli tütün
ve tutunmak için direnen bir parça yaşam
Ömrümüzün sonbaharında buluşsak:
Yalın ayak, hayat dolu...
Akasya ağacının altına bir ak çadır kursak:
Madem ömrümüzün son durağı;
Bu çadır, bu ağaç cihandan ırak...
Çadırda biz; dünyevi yüklerden arınarak,
Yüksekteyim...
Sırtında rüzgar döven bir kartal gibi
Ayaklarımın altında dünya
Yüksekteyim...
Pelüşe dönüşüyor beton...
Di'li geçmiş zamanlara iç geçirip
ayın karanlık yüzünden bulmayı umduğumuz neydi?
Her şeye inat yeni bir düzen mi gerekiyordu?
Göğün ekmek tavlama havası yağmuruna,
güneşin sac tavasına döndürdüğü güne ve
di'li geçmişe dil döken ezberime yeni bir düzen...
Bir kelime yetmişti
içten bir 'merhaba
Konuşmadan paylaşılan ne çok şey vardı aramızda
Bir balonun peşinden koşmak
Çimlere uzanarak gökyüzündeki bulutlara isim takmak
Mutluluk işte bu kadar basitti
Gel otur yanıma usulca.
Aramızda biraz mesafe kalsın.
Tenin tenime değmesin.
Sıcaklığını hissedersem
çözülür ruhumdaki buzlar.
Dur diyemem,
Ben hep uslu bir çocuktum…
Hiçbir mahallenin altını üstüne getirmedim.
İyi kötü ne varsa içimde yaşadım,
hep içime attım.
Gece ile mor konuştum konuşmasına da
sır diye bir kavram kalmadı aramızda.
Dolunay kabzasına takılıp kaldığı gece
Tutsak oldum gönül cenginde
Okun zehirli temreni değil
Nal sesleri gürlesin ovada!
Uykunun ismine ket vurduğun yerdeyken




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!