Depresyonlu Fareler Şiiri - Oğuz Kılıç

Oğuz Kılıç
105

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Depresyonlu Fareler

Beyoğlunun ara sokaklarının dibinde Tarlabaşından arak extacyi beyin kıvrımlarına Tüm şehvetimle çaktım ve Üç katlı diskonun metal merdiveninden cigara dumanlarından kaybolmuş bir hayalet Kisvesinde çıktım. beyin hücrelerim barbarca tahribata uğrayacaktı belki.Belki uyuşturucunun pençesinde sentetiklerle şahlanarak adrenalin kusacaktı vücudum.Belki de vücudun bilinçaltındaki koruma mekanizmaları etkisiz kılınıp Açlık ve susuzluk hisleri de bastırılacak ve koruma ekanizmalarında marazlar oluşacaktı.
Yani Exctacy hapını uzun süre kullananlarda ne olacaktı?
a) sinir hücrelerinde tekrar düzelmeyen hasarlar
b) kas yapılarında arızlar…
(diskonun birinci katında esrardan pelteleşen dumanlı kafalarla dillerini birbirine Fransızca düğümleyip çiftleşen fuhşiyat köleleri uyuşmanın haplarıyla arızalıydı…)
c) vucudun doğal salgıları kana daha çok karışır ve
d) böylece karaciğer ve böbrekleri tıkayıp işlemez hale getirir…
(ikinci kata çıkıldıkça sarplaşan bir uçurumda takla atan akbabalar üstünde volta attıkları karaciğer ve böbrekleri tıkanmış cesetlerin çekirdeğinden kemiğini alkolik triplerle ayıklıcaktı)
e) yüksek tansiyonla beyin kanaması
f) düşük tansiyonla bayılmalar hatta ölümler…
(üçüncü kat geniş bir terastı; metal borularla çevrilmiş, dörtyanı zonklayan hoparlörkolonuyla donatılmış girişin sağında dekorasyon edilmiş bar konsolünde yaslanıp,tepişenler, çiftleşenler,votka, bira, kadehleriyle sendeleyip kusanlar, yüksektansiyondan kanamayla ölenler ve barın hemen solunda yukarı kıvrılan metalikmerdivenin piton gibi sonsuzluğa ağması….)
....extacy çakıldığında bir takım kimyasallar sonucu seratonin aşırı dozda beynimde salgılandı ve serotonin hormonunu algılayan reseptörler seratonin bombardımanına tutuldu.beynimin bahçesinde ateşten çiçekler Tutuşarak açıyordu ve ateşli çiçeklerden müteşekkil çemberden azmış kaplanlar çığlıkçığlığa şehvetlere atlıyordu.ardı ardına vucüda alınan kimyasallar, beyindeki seratonin seviyesini sıfıra indirdi ve o andan sonraki alınan hapların hiçbir etkisi yoktu. depresyonun derin dehlizinde uyuşturulan bir kurban gibi boğulup gidecektim sanki; depderin dehlizlerde idamını bekliyen depresyonlu bir fareydim. Sıkıntının urganıyla darağacının dibinde cartayı çekecektim.boğulup gidecektim işte, bu şehvete iliklenmiş düğmelerin,kokainman genizlerin,kilotluçoraplı fuhuşların,alkolik salyaların, çığlıkçığlığa açan amonyak çiçeklerinin sentetikle alev almış genital timsahların,damızlık bir aygır gibi şahlanmış fallusların kapanında boğulup gidecektim işte.kolonlardan fışkıran seksapel müziğin etkisiyle bataklıkta kaynaşan timsahların dişlerinde
şehvetli iskeletler çatırtıyla montelenip kalmıştı birbirine.janjanlı gömleklerin düğmeleri ilmiğinden çözülmüş, körük gibi inipçıkan zekerlerin boşaldığı dekolteden taşan kaşar göğüslerinin ve bodyguard tişörtünün symbiote gibi sardığı apollon heykellerinin arasında haplanmış bir zombinin çivisiyle çarmıha çakılmış halde duruyordum podyumun zemininde.bu gürültülü disko; içinde lağım sularının gürülgürül aktığı, farelerin birbirine veba bulaştırdığı devasa bir foseptik çukuruydu. yeraltından lanetli uğultular geliyordu. Fuhşiyatın ve alkolün kamçıladığı insanların azgınlığı, öfkeli bir gazabı yeraltından yeryüzüne çağıracaktı…birden beynimin kadrajı sinematografik kabuslara açıldı. dehlizlere bölünmüş İşkence mekanları demirden kırbaç gibi hatıranın kamburunda şakladı…
BURDA SİNEMATOGRAFİK KABUSLARI MADDE MADDE SAYMALI:
1) dikenlitellerle parçalanan kadınlar paslı metallerle orda parçaparçaydı
2) şehvetin zehrine düğümlenmiş cesetler medusanın yılanıyla dolardı
3) taş kesilmiş heykellerin ağzından şehvetli yılanlar çıkardı tısslamayla
4) zehirli engereğin zinakar dillerin tomurcuğundan şeytanca fışkırdığı dururdu
5) işkencenin çamuruyla damgalanmış cesetler katranlı giysilerle cayır Cayırdı
6) katranların dibinden uluyan ejderhanın göğüs kafeslerini deşerek kanatlandığı an
7) işte o an! Yani kanatlı ejderhanın kanlanmış cesetleri mezbahalara döktüğü zaman..
8) işte o zaman! eşekarılarıyla sokulmuş zinakarlar delikdeşik çürürdü ki vah!
9) sonra ağzının ilmiğinden iğne geçmiş kadınların zehirliiğnelerle dikildiğini sayarsak
10) ve geride çırılçıplak cesetlerin dehlizlerin dibinde kırbaçlandığı kalacak…

.burda birden beynimin kadrajı sinematografik kabuslara kapandı.
ve işkence gören tüm günahkar ahali organların matkabıyla delinen bu lağım çukuruna ağır ağır battı. batışımız gelecek kavimlere bir ibret vesikası olacaktı. arkeolojik kazılarda ibret niyetine kalıntılarımız çıkartılacaktı. günahkar bir uygarlığın çiftleşerek çoğalan çocuklarıydık biz.ibret niyetine çıkacaktı topraktan birbirine kenetlenmiş iskeletimiz, birbirine çiviyle çakılmış kafataslarımız, çatırtıyla öpüşen kemiklerimiz ve farelerin kemirdiği şehvetten delirmiş cesetlerimiz.. ağırağır çıkacaktı bu lağımsularından… depresyonun dehlizinde uyuşturulan bir kurban gibi boğulup gidecektik hepimiz; lanetli dehlizlerde idamını bekliyen depresyonlu bir fareydik. sıkıntının urganıyla zindanların dibinde cartayı çekecektik …

Oğuz Kılıç
Kayıt Tarihi : 10.12.2014 14:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Oğuz Kılıç