hep az geçtin hayattan sen
az yabancıydın doğduğun yere bile
vatan demiyorum
çünkü vatan söz konusu değil şu an
Len oğlum duyuyon mu beni ?
aylardan mart
kapıda kırlangıç yuvası, çatıda kedi
eşikte ters bak pabuçlarım
len biri çik cik,
Şöyle başını biraz ey sevgilim!
Benim saflığım senin saflığına
Bir yumruk atsın!
Dağılsın yüzünün kerrat cetveli...
Bir farkı olmalıydı mesela yürüyüşünün
Alımlı bir arap atı gibi
Hani o paranın son kuruşuna kadar
Basıldığı Hipodromda
Yüzümün ağırlığı ile ilişkilidir, hüznümün irkilişi
Bir resmin bütün renklerine, karmaşa düşüşüm
Yerimi yadırgıyor oluşumla...
İnişimiz o maktuli çok yalnızlığımla
Yolların adını gitmek koy
O sonsuz döngüsüne
Günlere kendi ölçülerinden
Bir ölüm biç...
Tekrar teyelle tekrarlarını
son albümden çıkartılıp yüzün
sıkıştırıldı en dip köşesine bir vestiyerin
alzhaymere yattı sonra
anahtarın durduğu yer
Gitgide geniş bir avluya benziyor hareketsizliğimiz
Çok gölgeli koru altına düştüğü yer düşlerimizin
Sesimizi daha tasarruflu kullanıyoruz
ki nereden dönsek ah nereden dönsem ile ben
hep sırtımızda bir tomar yük,
yüklenip getiririz son virajı da kapı önüne
ilk önce ağzının içinde uzun uzun
Ben,
alacakaranlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarım kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamım ...
http://www.eba.gov.tr/video/izle/24055e0f0b09f41834a1faa42b61da3bb6a0a2d09c001
https://www.youtube.com/watch?v=M7iKoPBHTIM&list=RDM7iKoPBHTIM&t=164