Ben giderim...
Çocukların yanaklarından gider
Kırmızı elma şekerleri de
Göbeğime tünemekle eskitirim ellerimi
bir gülü unutabilirsin...
bahçende kazma ile küreğini de
bütün mevsimlerden alıp
bütün ağaçlara güz de diyebilirsin
aniden susmasını da
oysa bileylenmiş bir çığlıktır bu
günün göbeğini kesen
bu akıntısına karışmak gibidir
biraz bulanık suların
Hâla bir boşluğu tarıyor eski bir resimde gözlerin
Bütün yitmiş vakitleri
Kendi boşluğumun saçlarını tel tel
Hiç yitmemiş gibi ben...
Uzak mahallerin tüm sesleri
Geçip gitmiş ağır aksak
Bir yaza sarılmayı unutmuş
Orada sardunyam
Ağaç altına çektiğim o tabure
Bütün oturmaları içsel eskimelere sıralamış
Sen bir deniz düşün güz boynuna...
Ben ağacımın kispesini soyayım tekrar ak sayfalara
Gecenin kasvetli yüzü ağulanmış sarı
Dokunmadan bağrımın dağınıklığına
Şarap mevsimi giydireyim hüzünsüz
Orada öylece dur!
Kuytu ve dar bir geceden sesleneceğim
Yüzünün geniş rayihasına
Sözcüklerimde süt tadı
Göz kapaklarımdan düştü mavi
artık sarıdan sayılsın ömrüm...
sende kalsın
tüm işaret parmakların ucunda sızlamanın
üryan göstergesi
Bir ağacın kabuğunu soydum
İçi çürük ve kurtlu çıktı
Bir adamı soydum
İçinden endamı bozuk kadın çıktı
her şeyin uzağında durduğum zamanlarım çoktur
çoktur perdesi hiç açılmamış sabahlarım da
ağzıma yalnızlığın elinden su içirmişliğim
uzun bekleyişler ülkesine benzer
o yüzden yatağımın başucu
Ben,
alacakaranlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarım kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamım ...
http://www.eba.gov.tr/video/izle/24055e0f0b09f41834a1faa42b61da3bb6a0a2d09c001
https://www.youtube.com/watch?v=M7iKoPBHTIM&list=RDM7iKoPBHTIM&t=164