Bir gemi gider...
Ardında dalgaları dövülmüş
Bir deniz kalır
Zaman
bir çocuk çığlığı aradım dönüp gelsin
yalnız köşebaşlarına
ağacın kispesini sobelesin
ve gördüm desin...
o kendi yılgınlığına tutunan kerpiç duvarlara
bir zaman güneşin saçları da
Zaman olur...
Bulutlardan daha ağır çeker gök yüzünü
Göz yaşı ve sitem
Yüreğinin örsesinde geniş bir yalnızlık ot verir
Tüm sözcüklerin buğusundan
yüzüne tekil gül aç demeyi
bilirdim ben de
ki bu denli ağır çekmeseydi
omuzlarımı yer
onlara dik durun demeyi de
Haiku Denemelerim
söğüt dalı ki
içimin derinliklerinde zaman
alnı solduran
herkesin hüzünleri vardır uzun susuşlarla beslediği
buğulu camlarına gerilmiş kör ikindi vakitleri
başını sımsıkı bağladığı migren ağrıları her odanın
dürülüp kaldırılmış tülbentte acının yongası...
önce gözünden düşler eklenir
muşambanın kertik çizgilerine
sonra o iflah olmaz yaraların
ince bir bıçak ucuyla kazınır masaya
İnsanın bir pencere kıyısı daha olmalıydı
Daha ufacık dokunuşta
Yağmura durmayan bir gök yüzü
Her odanın, sığanacağı bir köşesi
Bir paravan arkası belki,
Üzerinden soyunmak için kederleri
Kimileri...
iki haroşa bir ters doksan ilmek dizer şişe
aklında iş aş önünde kazak
ay hastalık, ay yokluk derken
hiç durmadan gocunur bir ömür boyu...
lakin çok bulutlu bir göktü ağzım
yüreğimin ağrıları
kavim yağmurlardan
tuttum gecenin üryan ellerine
mavi bir gök kendimi
dalgınlığım öznesiz zamir
Ben,
alacakaranlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarım kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamım ...
http://www.eba.gov.tr/video/izle/24055e0f0b09f41834a1faa42b61da3bb6a0a2d09c001
https://www.youtube.com/watch?v=M7iKoPBHTIM&list=RDM7iKoPBHTIM&t=164