Ben de o hicranı yaşadım bugün.
Ortak olmaz kimse gelip derdime.
Hislerim oldu bir sanki kördüğüm.
Kına yak sevgilim, yak ellerine.
Yıllar sonra senin beddûan tuttu.
Hangi kitabı açsam, satırlar bana küser.
Suçlu gibi karşıma geçip de beni süzer.
Hangi sayfayı açsam avunurum maziyle.
Kuru bir gül yaprağı sessizce yere düşer.
Bir köşeye büzülmüş sarı kasımpatları.
Gecelerin suçu ne, göz uykuya alışmış.
Mide razı usule, ekmek suya alışmış
Dudaklar ağıtlara, yürekler umutlara.
Gökyüzü bulutlara, güneş aya alışmış
*(Geçmişten Geleceğe Çukurova'da Şiir-2.Cilt/Altın Koza Yayınları/Eylül 1994/585 sayfa)
Bir masalda kaldı çocukluğumuz.
Renkli anıların kıyılarında.
Dönülmez kente de çıksa yolumuz;
Dalgalar savurur durur yine de.
Sarıp sarmalardık çara çaputa.
Gidiyorsun...
Günün son ışıklarını gözlerinde kırıp.
Vurgun yemiş, talan bir yürekle.
Durup durup seviyorum diyorsun.
***
Sesin sesime uzak gecelerden öte.
Yüreğin bir sevgi tuzağı
Alnın soğuk bir yayla
Dudakların beni çeken
Bir arzu mıknatısı.
Ve her seferinde bakışlarımın
Utanarak düştüğü
Ah! .. Özgürlüğümün kanayan yarası.
Yedi başlı dev...
Sende başlar tekmil pınarların susuzluğu
Sende başlan açlık
Sende başlar sefalet
Neyinle övüneyim neyinle
- Zonguldak’lı kömür işçilerine.
Paydos vakti...
Umutla, bakışlar yola çevrilir.
Bir sevinç muştusu iletir gözler.
Yorgun, tasalı yüreklere;
İşçi kafilesi arasında
Dağların aşılmaz doruklarından
Geçip de kurduk biz bu vatanı...
Ege, Akdeniz ve Toroslar'da;
Döş döşe vuruştuk her karış toprak için.
Ölümcül tadına sevgiyle vardık.
Issız siperlerde yiğitçe vurulup;
Mersin’de bir güzel palmiyeler
Bir güzel gözlerin karası
Bir güzel dallarda yapraklar
Bir güzel, bir güzel.
Mersin’de bir güzel, bir güzel…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!